3 Haziran 2015 Çarşamba

Smyrna

İzmir, İ.Ö. 6250-5660 yıllarındaki Neolitik döneme ait bulgularıyla (Meriç, 2011), 8000 yıllık tarihe sahip bir şehirdir. Pek çok kültürü tarihi boyunca bünyesinde barındırmış ve antik dönemden bu yana Güzel İzmir olarak anılmış bir şehirdir. Bu şehrin tarihini, ağırlıkla Prof.Dr.Ersin Doğer'in kitabından faydalanarak ve kendisinin Sosyal Arkeoloji dersinden dinleyerek öğrendim.

İzmir’in eski tarihine baktığımızda, Doğer (2011) o dönemleri şöyle anlatmaktadır; 

İ.Ö. 5 bin sonlarında, Smyrna’daki yerleşik hayat, sebebi net olarak bilinmeyen bir sebeple çökmüş, daha sonra İ.Ö. 4 binin başlarında tümüyle yeni unsurlarla, tekrar gelişmeye başlamıştır. İ.Ö. 2 binlere geldiğimizde ise, Tepekule Höyüğü o dönemi kısmen anlatabilmektedir, buradaki eksik bilgiler, Limantepe ve Panaztepe’den gelmektedir. 
Tepekule Höyüğü - Bayraklı

Hitit Krallığının bölgedeki etkisi farklı kaynaklarla anlaşılmaktaysa da, İ.Ö. 1180 tarihlerine gelindiğinde, artık Hitit'lerden bahsetmek mümkün değildir, pek çok toplum zarar görmüştür. Bu dönemle ilgili olarak III.Ramses’in anıt mezarının duvarında, Deniz Kavimleri’nin tüm Anadolu, Suriye ve Filistin’i yerlebir ettiğine dair ifade bulunmaktadır. Deniz Kavimleri’nin farklı halkların birleşiminde oluştuğu bu anıt mezarda ifade edilmişse de, bu kavimlerin nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir. Bu dönemden sonra da Helenlerin İzmir’e girişinde, E. Akurgal (Tepekule Höyük Kazı Çalışmalarında bulunmuştur) yaşayan bir iskanla karşılaşmadıklarını ifade eder.

Önce Aiollere daha sonra da İonlara geçen İzmir’in eski adı Smurna ve Smurne şeklindeydi, bu adın nereden geldiğiyle ilgili olarak da çeşitli görüşler bulunsa da, Kallinos ve Strabon adlı araştırmacılar, bu adın şehri kuran bir Amazon Kraliçesi’nden geldiğini öne sürmüştürler. İ.Ö. 7.yy’da Likyalılar surlara saldırarak şehri almışlarsa da, hemen ardından Klazımenai’de (Urla İskelesi) bozguna uğramışlardır.
Strabon : Tarihçi

İ.Ö. 546 geldiğimizde ise, Perslerin istilası başlamıştır ve o dönemde Helenler ile Persler arasındaki Biga Çayı (Granikos) Savaşı, farklı kaynaklarda anlatılmaktadır. Persler Batı Anadoluyu ele geçirdikten sonra, kolayca yönetebilmek için araziyi bölmüş ve dukalıklar oluşturmuşlardır (s.88). Perslere karşı bir Helen Birliği sağlama niyetiyle, Büyük İskender’in babası II.Phlipos, İ.Ö. 338 harekete geçer , ancak İ.Ö.336’da öldürülünce, yerine oğlu geçer. Büyük İskender (III. Aleksandros), Perslerle savaşmak üzere Çanakkale boğazını geçtiğinde, Makedonya ordusu Perslerle ilk savaşını gerçekleştirir, ilk toprağı Perslerden alır ve Ephesos’a doğru ilerler. 
Pers Krallığı'nın Sınırları
Büyük İskender kesin olmamakla birlikte, efsanelere göre bu yolda Smyrna’dan geçmiş hatta Pagos Dağında dinlenmiştir. Bu hikayeyi yazımızın devamındaki Kadifekale bölümünde okuyabilirsiniz. Strabon’a göre, şehrin Kadifekale’ye taşınması Büyük İskender’in ölümünden sonra, sırasıyla Antigonos ve Lysimakhos tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ihtiyaç, Tepekule’deki yerin artık yetersiz kalmasından, daha güçlü bir kale ve daha büyük bir liman ihtiyacından kaynaklandığı düşünülmektedir. Lysimakhos ise, İ.Ö. 281 yılında Suriye Kralı Selevkos ile yaprığı savaşta öldürülünce, ülkenin kontrolü önce Selevkos’a , 1 yıl sonra da onun oğlu Antiokhos I’e geçer. Bu dönemden sonra şehir yönetiminin farklı krallıklara geçtiğini, Pergamon ve Roma dönemlerinden etkilendiğini, bir dönem özerkliğini dahi kazandığını görmekteyiz.
Büyük İskender (Alexander The Great)
Roma Döneminde, İ.Ö. 49 yılında, Caesar bir suikastla ölünce, İ.Ö. 27 yılına kadar iktidar kavgaları başlamıştı ve bu dönemde Smyrna Dolabella tarafından tahrip edilmiştir. Yine de şehir güzelliğini yitirmemiştir; Strabon, İ.Ö. 6 yılı civarında, şehirden şu sözlerle bahseder; “ve şimdi o, bütün kentlerin en güzel olanıdır”.
İ.Ö. 27 ve İ.S.68 dönemleri arasında, Roma İmparatorluğu farklı krallar görmüştür ve Smyrna bu tarihsel süreç içinde adından bahsettirmiştir. 69 yılına gelindiğinde ise, İspanya’da başlayan bir ayaklanmanın Roma Kralı Nero’nun intiharıyla sonuçlanması üzerine yine bir dizi değişikliğin ardından gelen Kral Domitianus da 96 yılında, bir saray darbesiyle öldürülür (s. 118).  Ardından, Nerva (96-98) ile başlayan, yaklaşık 100 yıllık adaletli ve refah bir yönetim dönemi geçmiştir. Zaman zaman depremlerle boğuşan şehre, 165 yılında veba hastalığı taşınır, 178 yılında ise kenti yerlebir eden büyük bir deprem yaşanır, diğer Helen şehirlerinin yardımı ve dönemin Kralı Aelius Aristeides’in desteğiyle şehir tekrar ayağa kalkar.
İ.Ö. 379-395 yılları arasında Theodosios’un imparatorluğu doğu ve batı olarak ikiye ayırmasından sonra, batının yüz yıl içinde dağılmasına rağmen, doğu bölümü sonraki 300 yılda canlanmış, kültürel ve sosyal olarak gelişmiştir.
Sonraki yıllarda da sık sık depremlerle karşılaşmış olan şehir, farklı kültürlere de ev sahipliği yapmış, çatışmalar, savaşlar içinde yıllar geçirmiştir. Uzun yıllar Bizans varlığı etkisini yitirmemiştir. 1261’e gelindiğinde ise, Cenevizliler, Nymphaion’da yapılan bir antlaşmayla; hem Bizans toprakları üzerinde vergi ödemeden ticaret yapabilecek hakkı hem de Smyrna’daki limanın ve liman kalesinin (Neon Kastron) kullanım hakkını aldılar. 1317 yılına geldiğimizde ise, halk, Bizans yönetiminden kaçarak Türkmenlerin tarafına geçmektedir ve bu yıllarda artık Smyrna ve Ephesos, Türkmenler tarafından alınmıştır.

BAZI TARİHİ MEKANLAR
Belkahve Geçidi: İzmir’in kuzey ve kuzeydoğuda Yamanlar ve Manisa Dağları, güneydoğuda Nif ve Tahtalı dağları, Güney ve güneybatıda Kızıldağ ile çevrelendiği neotektonik dönemde, dağların ortasındaki çanak oluşumuyla birlikte bu alana deniz suyu dolmuştur ve İzmir körfezine açılan tek geçit Belkahve Geçidi olarak uzun süre önemini korumuştur (Doğer, 2011).
Tantalis: Adına pek çok mitolojik öykü bulunan, efsanevi Tantanos’un Sipylos Dağında kurmuş olduğu Tantalis kenti, bir depremle sular altına gömülmüştür, bu bilgi de ilk defa Aristoteles Meteorologika adlı eserinde geçmektedir (Doğer, 2011). Ayrıca Pınar’ın (Pınar, 2002) değindiği gezginler de, Eski İzmir’İn olduğu yerde, Tantalos’un mezarı olduğunu tahmin ettikleri, kubbe şeklinde bir yapıdan bahsetmektedirler. Eski İzmir’i Tantalos’un kurduğuna dair de bazı düşünceler bulunmaktadır.
Tepekule Ören Yeri: Meles Irmağının getirdiği alüvyonlar sebebiyle dolan tepecik, antik dönemde üç tarasın denizle çevrili bir yarımadadır ve İ.Ö. 3000 yıllarına ait izler taşır (Ürük, 2009). Eski İzmir olarak bilinen bu alanda, Melez çayı olarak bilinen (Hangisinin Melez olarak anıldığı üzerine kesin bilgi bulunmamaktadır) 2 çay akmaktadır. Pınar (2002) tarafından aktarılan Ernst’ün yazısında, 1871 yılında bu kalıntıların ulaşılabilir olduğu anlaşılmaktadır. Sandalla çayın kaynağına doğru giden Ernst, daha sonra yürüyerek diğer çaya ulaşırlar ve Kervan Köprüsüne kadar gelirler.
Kervan Köprüsü: İzmir’i ziyaret eden gezginlerin uğradığı yerlerden birisi olarak bilinen Kervan Köprüsü, aynı zamanda İzmir’deki en önemli ticaret yolu olarak geçmektedir ve köprünün üzerinde sırtlarında yüklerle develerin geçtiği bilinmektedir (Pınar, 2002; Serçe, 2013)
Kadifekale: İ.Ö. 6. Yy’daki Pers Egemenliği, İ.Ö. 334’te Büyük İskender ile birlikte sona ermiştir ve Kadifekale’de bir efsaneye göre Büyük İskenderin rüyasından sonra kurulmuştur;
Büyük İskender birgün Pagos Dağı yamaçlarında avlanırken, yorgun düşer ve söylenceye göre Tanrıça Nemesis’e adanmış bir tapınağın önündeki ulu bir çınar ağacının gölgesinde uykuya dalar. Düşünde gördüğü iki su perisi İskender’e şehri uykuya daldığı yere taşımasını öğütler.” (Ürük, 2009)
Böylece, kale İskender’in generallerinden Lysimachos tarafından yaptırılır ve 15 yy.da Ok Kalesinin yapımına kadar kullanılır; Ok Kalesi’nden sonra ise yerleşim kıyıya doğru inmiş ve Kadifekale cazibesini kaybetmiştir (Ürük, 2009).
Kadifekale
Ayrıca Kadifekale’nin yakınında antik tiyatro da bulunmaktadır ki, Pınar’ın (2002)kitabında, Ernst Curtius tarafından kaleme alınan 1871 tarihli yazıda, dönemin Paşasını ziyaret eden Ernst, Kadifekale’ye çıkarak stadyumu izlemiş, buradan da anlaşıldığı gibi, bu yapılar o zamanlarda daha sağlamdır.
Kemeraltı Sebili: Sinanzade Sebili olarak da anılan bu yapı, Anafartalar caddesinde bulunmaktadır ve 1771 yılında (kimi araştırmacılar 1768 demektedir), Sinanzade Hacı Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır (Ürük, 2009).
Kemeraltı Sebili

Hükümet Konağı: 19.yy’da, önceleri ahşap mimarisiyle Katipzade Konağı olarak bilinen yapının, yönetim merkezi haline gelmiş, daha sonra da daha sağlam bir yapıya ihtiyaç duyulduğu için günümüzdeki haline gelmiştir; bu tasarım 1868 yılında Fransız Mühendis Rufo tarafından planlanır ve yapı 1872 yılında tamamlanır (Ürük, 2009).

Kaynakça

Doğer, E. (2011). İzmir'in Smyrna'sı: Paleolitik Çağdan Türk Fethine Kadar. İstanbul: İletişim Yayınları.
Meriç, R. (2011). İzmir ve Çevresinde Antik Yunan-Roma Kültürü. İzmir'in Gizli Kültür Cevherleri (s. 29-32). içinde İzmir: Konak Belediyesi.
Pınar, İ. (2002). Efsanelerdeki İzmir. İzmir: İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını.
Serçe, E. (2013). Kendi Gitti Adı Bile Kalmadı Yadigar: Kervan Köprüsü. 06 01, 2015 tarihinde İzmir'de Sanat: http://www.izmirdesanat.org/kervan-koprusu/ adresinden alındı
Ürük, Y. (2009). Adım Adım İzmir ve Çevresi (1 b.). İzmir: Yakın Kitabevi.
------------------------------------------------
Derleyen: Evla

Etiketler: , , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa