Yapısal Eşitlik Modeli (SEM): Facebook üzerine bir çalışma
Pavica Sheldon tarafından 2009 yılında yazılan bir makaleye dayanarak bu yazıyı yazıyorum. Tek kaynak, tek konu, basit...
Öncelikle, ilgili makaleye http://www.cyberpsychology.eu/view.php?cisloclanku=2009111101 linkinden erişmek mümkün, dolayısıyla bu yazı daha çok özet olması ve Türkçe yazılması sebebiyle bir anlam taşıyor. Ayrıca, bazı yerlerde ister istemez kendi yorumlarımı da ilave ettim.
...............
İlk defa gördüğünüz bir insanın, veya sokakta yürürken yanınızdan geçen birisinin ne kadar belirsiz olduğunu hissederiz, ve belirsizlik her zaman insanı korkutur. İletişim kurmak, bu belirsizliği azaltmak için anlamlı bir ihtiyaçtır. İşte bu ihtiyaç, sadece günlük hayatta değil, internet ortamındaki ilişkilerde de kendisini gösterir.
İletişimde,
verici ve alıcılar vardır, bu internet ortamı için de geçerlidir, insanların
birbirlerinin yüzlerini görmeleri gerekmez. Her ne kadar internet üzerinden
sağlanan iletişim, göreli olarak bazı imkanları (fiziksel yakınlık, sık
etkileşim, fiziksel görünüm) sağlamasa da, insanlar birbirlerinde gördükleri
belirsizlikleri internet ortamında da azaltabilirler.
Facebook
ise, daha çok günlük hayatta bir yerlerden tanıdığımız kişilerle iletişimimizi
sürdürmek için kullandığımız bir sanal ortam (Ellison,
Steinfield and Lampe, 2007; Sheldon, 2008) olarak tanımlanır. Kimi
çalışmalara göre, internet ortamı, dışa-dönük kişilere kıyasla içine-kapalı
kişiler (kabaca; günlük hayatta insanlarla daha az iletişim kurmayı tercih
edenler) için daha faydalı bir ortam iken (McKenna & Bargh, 2000) ,
kimi çalışmalar ise (Kraut, Kiesler, Boneva, Cummings, Helgeson, &
Crawford, 2002) bunun tersinin doğru olduğunu göstermektedir. Yine
bazı çalışmalar, online ilişkilerin daha kuvvetli olduğunu öne sürerken
(McKenna et al., 2002; Joinson, 2001), bazıları da (Haythornthwaite, 2002)
bunun tam tersine dair bulgular elde etmiştir.
Peki öyleyse doğrusu nedir diyeceksiniz, ilkokulda gördüğümüz bütü o kesin-net bilgilere inat, bilimsel bir pencereden baktığınızda, böyle bir kesinliğin (daha çok sosyal bilimlerde) her zaman mümkün olamayacağını görüyorsunuz. Öyleyse doğrusu ve yanlışını bir kenara bırakıp devam edelim.
Craig ve arkadaşları 2007'de yayınlanan çalışmalarında, algılanan
benzerliğin (karşıdaki kişiyi ne kadar kendinize benzer olarak görüyorsunuz) ve
sosyal çekiciliğin, kişinin kendisini Facebook'ta açmasında (kendisiyle ilgili
bilgi vermesine, kendisiyle ilgili bir şeyler paylaşmasına, self disclosure)
etkisi olduğunu ortaya koymuşlar. Ve yüz yüze iletişim ile bilgisayar üzerinden
iletişim kurma arasında büyük bir benzerlik olduğunu öne sürmüşler.
Kendini açma konusunu, Sheldon biraz daha detaylandırmış; kişinin kendisi ile ilgili bilgi vermesi olarak yazmıştık, buna ilave olarak buradaki bilginin, kişiye özel olmasından bahsediyor, yani herhangi bir kaynaktan ulaşılabilen bilgi (örneğin cinsiyet, eğitim durumu, iş yeri) değil.
Sheldon bu yazısının devamında, güven unsurunun önemini anlatıyor ve güven olmadan sağlıklı bir ilişki kurulamayacağını, daha önce yapılmış çalışmaların sonuçlarıyla destekliyor.
Bütün bu geçmiş çalışmalar (literatür) bilgisine dayanarak, Sheldon, Facebook'da kurulan ilişkiler üzerinde; sosyal çekicilik, kendini açma, tahmin edilebilirlik ve güven unsurlarının etkisini araştırıyor. Burada tahmin edilebilirlik unsurunun, iletişimdeki belirsizliği azaltma ihtiyacıyla bağlantılı olduğunu belirteyim. Belirsizlik indirgeme teorisi Berger ve Calabrese (1975) tarafından geliştirilmiştir. Bu teoriye göre ise, belirsizlik azaldıkça ilişkinin gücü artmaktadır.
Kendini açma konusunda ise; Sosyal penetrasyon teorisine göre, kişinin kendisini açması iki boyuttan oluşur:
a) genişlik; bilginin miktarı, kendini açtığı konularda başlık sayısı
b) derinlik; kendini açmada mahremiyet (samimiyet) derecesi
İlk araştırma sorusu: Facebook ilişkilerinde kendini açma ve sosyal çekicilik arasındaki ilişki nedir?
Hipotez: Tahmin edilebilirlik, kendini açma ve güven unsurları arasında mediatör* görevindedir.
İkinci araştırma sorusu: Facebook'ta kendini açma unsuru, Facebook'ta kendini açtığın kişiye karşı hissettiğin kişiler-arası güven ile nasıl ilişkilidir??
Bu iki soruyu ve bir hipotezi test etmek için, iki model deniyor;
1. model: sosyal çekicilik, kendini açma sürecini tetikliyor
2. model: kendini açma, kendimizi açtığımız kişiyle aramızda daha
yüksek bir güven düzeyi sağlamamıza yol açıyor
İki modelde de, tahmin edilebilirlik, kendini açma ve güven unsurları
arasında mediatör etkisi olarak değerlendirilmiş. (Mediatör; varlığında, diğer
iki değişken arasında ilişki varken, yokluğunda bu iki değişken arasında ilişki
bulunmuyor. Yani tahmin edilebilirlik unsuru olmadan, kendini açma ve güven
unsurları arasında doğrudan bir ilişki olmadığını düşünerek kurgulamış modeli).
Veri Toplama: 243 öğrenciden (facebook kullanıcısı), anket üzerinden veri
toplanıyor.
Anketteki genel sorular bu anketlerde şu sorular var;
- Facebook'ta harcadıkları süre
(günlük ortalama)
- Hangi kanallarla arkadaşlarıyla
iletişim kurdukları
- Facebook'da kaç arkadaşları
olduğu
Bunun
yanında, kendini açma(Altman ve Taylor, 1973) (hem
derinlik hem de genişlik anlamında (Parks &
Floyd, 1996)), tahmin edilebilirlik (Parks
ve Floyd,1996), güven (Wheeless ve Grotz, 1977) ve sosyal
çekicilik (McCroskey ve McCain, 1974) ile
ilgili hazır ölçekleri (hazır Likert tipi ifadeler) kullanmışlar.
ANALİZ
AŞAMASI:
EFA
(Keşifsel Faktör Analizi/Exploratory Factor Analysis) yaparak, kullandıkları
ağırlıkla Likert Tipi soruların ne şekilde gruplandığına bakılmış ve faktör
yükü düşük olan sorular, modelden çıkartılmış.
CFA
(Onaylayıcı Faktör Analizi) yapmışlar. Her ne kadar EFA, sorular soruların
boyutlara göre dağılımı ile ilgili bilgi verse de, CFA ile, bu soruların tam da
4 boyuta (sosyal çekicilik, kendini açma, güven ve tahmin edilebilirlik) uyup
uymadığına bakılabiliyor.
Burada modele uygunluk (fit)**, genel olarak kabul edilmiş tek bir yöntem
bulunmadığı için, farklı uygunluk testleriyle sınanmıştır. Ki kare testiyle,
verinin kovaryans*** matrisi ile, modele göre beklenen kovaryans matrisi
arasındaki örtüşme düzeyini incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, veriler
modele uygun olarak değerlendirilmiş.
1. Modelin Analizi
SEM (Yapısal
Eşitlik Modeli / Structural Equation Model) yapmışlar ve AMOS adlı programı
(16. sürüm) kullanmışlar. Elde ettikleri sonuç aşağıdaki gibi;
Bu SEM modelinde, yukarıdaki görselde (göremiyorsanız, ana makaleden
bakabilirsiniz), terminoloji anlamında bilmemiz gereken bazı şeyler var.
Öncelikle, gözlemlenebilen (manifest) değişkenler (burada anketle cevap alınmış
olan soruların kendisini örnek vereceğiz) dikdörtgen kutularda gösteriliyor. Bu
görselde bulunan dikdörtgenlerin anket sorularına denk geldiğini düşünelim. Bir
de oval kutular var, onlar da doğrudan gözlemlenemeyen ancak gizil (latent )
olarak tanımlanan değişkenler. Burada, faktör analizinden bahsetmiştik. Faktör
analizi, ankette sorulan sorulara, onlara verilen cevaplara göre
gruplamaktadır. Böyle olunca, örneğin 3 soru birleşip bir boyut oluştururken, 5
soru da birleşerek farklı bir boyut oluşturabiliyor. İşte buradaki
"boyut" dediğimiz kavram, artık gizil değişken olarak
değerlendiriliyor.
Yine yukarıdaki görsele gelelim, 5 adet gizil değişken görüyoruz (derinlik,
genişlik, güven, sosyal çekicilik, tahmin edilebilirlik). Bunun dışında
"e" harfiyle belirtilen hata'lar da bulunuyor modelde, ancak biz
şimdilik bu konuya girmeyeceğiz.
Araştırmacının, elde edilen bu görsele yorumları şu şekilde olmuş;
- Sosyal çekiciliğin; kendini açma, tahmin edilebilirlik ve güven üzerindeki
etkisi ilginçtir. Kendini açmanın derinlik boyutu ile
tahmin edilebilirlik arasında çok kuvvetli (aradaki katsayı 0,80 dir)
ilişki bulunmuştur. Öyleyse, Facebook'taki arkadaşımıza (kendimizle
ilgili) özel bilgi vermemiz; karşımızdaki kişinin nasıl
düşündüğü/davrandığı ile ilgili kesinliğin (tahmin edilebilirliğin)
yüksek olduğu durumla alakalıdır. Bir kişi karşısındakinden ne kadar
çok bilgi alıyorsa, bu kişi ile ilgili belirsizlikler o kadar azdır.
- Sosyal çekicilik arttığında, kendini açmanın (derinlik anlamında)
da artıp artmadığına bakmışlardı, bu iki kavram arasındaki ilişkinin zayıf
olduğunu (aralarındaki katsayı 0,18) görmüşler.
- Kendini açmanın alt boyutu olan genişlik (kendini
açtığı konu başlıklarının sayısı) ile sosyal çekicilik algısı arasında ise
orta düzeyde bir etkileşim (aradaki katsayı 0,35) bulunmuş.
Şeklin nasıl yorumlandığını örnekleyen bu sonuçların yanında, sizin de
şekilden bazı yorumlar çıkartmanız mümkün olabilir.
Mediatör Etkisinin Analizi:
Bu bilgiler onlara yeterli gelmemiş:) Tahmin edilebilirlik kavramının,
Güven ve Derinlik kavramları arasında Mediatör (Yazının en sonundaki *
ifadesinde Mediatör açıklaması yapılmıştır) olabileceğine dair bir öngörüleri
var, bunu da test etmek istemişler.
Mediatör etkisini test etmek için de, oldukça basit bir mantıkla; tahmin
edilebilirlik kavramı aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi, mediatör olarak
tanımlamışlar ve Derinlik ile Güven arasındaki doğrudan ilişkiyi kaldırmışlar
(SEM modellerinde araştırmacı bu ilişkileri belirleyebiliyor, model ise aradaki
katsayıları ortaya çıkartıyor). Sonuçta, bu modelde de örtüşme düzeyi uygun
çıkmış. Bir önceki görselle kıyasladığımızda, Tahmin Edilebilirlik ve Güven
arasındaki ilişkinin gücünün ikinci modelde çok daha yüksek olduğunu
görüyorsunuz. Öyleyse, mediatör etkisinin varlığından bahsedebiliyoruz.
2. Modelin Analizi: Burada da, kendini açmanın sosyal çekicilik üzerindeki etkisine ve güvenin kendini açma üzerindeki etkisine bakmışlar. Bu analizde, yukarıda gördüğünüz görseldeki temel mantık aynı, değişen tek şey 1. şekildeki okların yönü (2. şekli temel almadım çünkü onda mediatör etkisini ortaya koyabilmek için yapılan farklı bir şey vardı). Bunun için de, Sosyal Çekicilik kavramıyla ilişkili 2 okun yönü değişir; Güven kavramıyla ilişkili 2 okun yönü değişir ve derinlikten tahmin edilebilirliğe doğru gelen okun yönü değişir. Bununla ilgili görsele bakmak isteyenler, yine ana kaynaktan faydalanabilirler.
* Mediatör Etkisi: Aşağıdaki şekilde de görüldüğü gibi, bağımsız değişkenden etkilenen bir bağımlı değişken olduğunu düşünelim. Burada mediatör olarak adlandırılan değişken, bağımlı ve bağımsız değişken arasındaki ilişkiyi açıklayan önemli bir etmendir.
** Goodness of fit (örtüşme düzeyi) denilen bir kavramdan bahsediyoruz, bu kavram, yapılan gözlemlerin (bu çalışma özelinde düşününde, bahsedilen gözlemler, anketle elde edilen ham veriler olarak düşünülmelidir), önerilen modele ne kadar uyduğunu, modelle ne kadar örtüştüğünü ifade eder. Bu örtüşmenin test edilmesi için de farklı yöntemler bulunur; ki-kare testi, kolmogorov-smirnov testi, anderson-darling testi, Shapiro-wilk testi gibi.
*** Kovaryans ifadesi:iki değişkenin, birbiri ile ne derece uyumlu değiştiğini ifade eden bir kavramdır. İki değişken için hesaplandığından, matris şeklinde ifade edilir (2'li ilişkiler tablosu). Kabaca, beklenen değer ile gözlemlenen değer (ne bekliyorduk ne oldu) arasındaki farkından yola çıkarak hesaplanır.
..................................
Bu yazı, Yapısal Eşitlik
Modeli'nin programlama aşamasından bahsetmemektedir, sadece modelin uygulama
alanına örnek vermek adına, yayınlanmış bir makaleyi anlatmaktadır. Ayrıca Faktör Analizi konusuna bu yazıda girilmemiştir. Bunları,
yazının bir eksikliği olarak aklınızda tutunuz lütfen.
Umarım yine de faydalı
olmuştur.
İlerleyen günlerde, R'da
Yapısal Eşitlik Modelinin uygulanması üzerine ve Yapısal Eşitlik Modeli ile
nedensellik ilişkisi üzerine yazı eklemeyi planlıyorum.
...................................
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa