23 Mart 2013 Cumartesi

Sır Saklamak

Didemciğim, aklıma daha önce konuşmadığımız bir konu takıldı, bu konuda farklı düşündüğümüzü biliyorum, dolayısıyla zevkli bir tartışma olacak bence. Hem ben de bir umut kendimi aklamış olurum :))

Açık oturumun açılış sorusu şu, İnsan neden sır saklar?
  • O bilgiyi başkasının bilmemesini istediği için.
Başka bir seçenek olabilir mi? Belki ek seçenekler vardır ama temel sebep budur herhalde, değil mi? Peki neden bir başkasının bilmesini istemez?
  • Başkasının anlamayacağını düşünür: Neden? karşısındaki insanı kendisinden daha akılsız görebilir.
  • Başkasını ilgilendirmediğini düşünür: Neden? kişinin öylesine bir arkadaş olduğunu düşünebilir.
  • Fazlaca detay olduğunu ve gereksiz bir bilgi olduğunu düşünür: Madem gereksiz, o zaman neden sır diye saklıyorsun?
  • Başkası öğrendiğinde o düşüncenin değerinin azalacağını düşünür: Neden? Düşüncesinin aslında çok da değerli olmadığının veya kırılgan bir zemin üzerinde olduğunun içten içe farkındadır herhalde.
  • Bir hata yapmıştır, bu hata kendisine kalsın ister: Neden? Bu hata sebebiyle kendisini suçlamaktadır, başkalarının da onu suçlayacağını düşünebilir.
  • Başkası öğrenince cezalandırılacağını düşünür: Neden? Kendisinin cezayı hak ettiğine inanmıştır çünkü.
  • Öğrenen kişinin üzüleceğini düşünür
  • Bir sürpriz bozulmasın diye sır tutar (Bu son iki maddeyi, yazının devamında, bu konunun dışında tutacağım.)
Sır saklamak ile yalan söylemek arasında da tuhaf bir ilişki vardır. Eğer karşınızdaki insan size sırrınızla alakalı bir soru soruyorsa ve siz bunu bir şekilde kaçamak cevaplıyorsanız, o zaman “beyaz yalan” söylemiş sayarsınız kendinizi.

Örneğin, çok yaşlanmış bir akrabamıza, kanser hastası olduğunu söylememek gibi…
Örneğin, çocukluğunda cinsel tacize uğramış bir çocuğun, babasının hapse girmemesi için, bu durumu ailesine söylememesi… (Bu sebeple sır saklayan kişinin kaleminden : http://saynotomean.blogspot.com/2012/07/secret-secret-ive-got-secret-secrets-we.html – 23.paragraf)
Bunlar da sırdır. Dolayısıyla, bazen sır saklamanın bazı güzel yanları vardır. Amaç, karşınızdaki insanı üzmemek ise, sır saklamak kabul edilebilir bir hal alır bizim vicdanımızda. Bu tip bir sırrı saklarken beyaz yalan söylediğinizde, neticede kendinize iyi bir niyetiniz olduğuna dair telkinde bulunursunuz. Bu konuda diyecek bir sözüm yok.

Benim esas üzerinde durmak istediğim konu ise, diğer sebeplerle sır saklama konusudur, o yüzden son iki maddeyi burada devre dışı bırakacağım. Benim aklıma gelmeyen, iyi niyetle sır saklama sebeplerinin hepsini dışarıda bırakalım. Kalan bütün düşünceler, karşımızdaki insanın bizim sırrımızla ilgili düşünceleri üzerine olan korkularımızdan kaynaklıdır.

Aklımızdan muhtemelen şunlar geçer: “ Beni yargılarlar, benimle bir daha konuşmazlar” “Bunun bedelini ödemek zorunda kalırım.” “Düşüncelerimi eleştirirler, beni aşağılayacak bir şeyler söylerler.” “Konuyu eşeleyip, başımın etini yerler.”

Ne olursa olsun, bence sır saklamaktaki temel neden, normlardır ve bizim sırrımızın normların dışında oluşundan korkmamızdır.

Biraz kendimizi zorlasak? O kırılgan inancımızı, düşüncemizi, duygumuzu, birilerine (ama bizi dinleyen, bize değer veren birilerine) açsak?

Belki de çok saçma bir şeyi sır diye saklıyoruz? Belki daha akıllıca ve bize yol gösterecek bir yorum alacağız? Dünyanın en zeki insanı biz değiliz herhalde, mutlaka gözümüzden kaçan bir şey vardır. Belki de sadece bizim başımıza gelmemiştir bu?

Olanları açık açık anlatıp, alacağımız tepkilerle başa çıkabiliriz, kendimizi buna hazırlayabiliriz. Neden kendimizi susmak, saklamak için zorlayalım ki?

Her şey insan için değil mi?

Didem, ben pek sır saklayamıyorum, biliyorsun. Samimi ve zeki insana, bana da az çok değer verebilmişse bütün hayatımı anlatabilirim. Bu biraz çocukça geliyor biliyorum, ama insan yaşadıklarından utanmamayı öğrenmeli bence. Böyle düşündüğüm için de, başkalarının sırlarını da saklamakta zorlanıyorum, sen de biliyorsun halimi. Bu bencillik gibi duruyor biraz, ama ben aklıma geleni söyleme taraftarıyım, aklıma gelen bilginin kime ait olduğunu o anda tartmıyorum, o bilgi, koskoca dünyada tek bir insana ait olmamalı diye düşünüyorum. Burada önemli olan ayrım ise, bir insanın bana vermiş olduğu sırrı, bu insanın kötülüğüne kullanmamaktır diye düşünüyorum.
Gerçi sır saklama fakirliği, bazen insana zarar da veriyor, kolay yönlendirilebilir hale geliyorsun, ama bir süre sonra buna da bir hal çare bulursun.

Hem, herkes her şeyi açık açık konuşsaydı, insanı daha iyi tanıyor, kendimizi de bu kadar yargılamıyor olmaz mıydık? Sırrımızı artık saklamanın bir anlamı olmadığını düşünmez miydik?
Sır tutmayı bilen, başkalarının sırrını kendi sırrı gibi koruyan kardeşim, sen ne dersin bu konuda?

Sevgilerle

Dipnot: Bu yazıdaki her saçmalama şahsıma aittir, bir kaynaktan faydalandığımı söyleyemeyeceğim, geçmişten esinlenmiş olabilirim falan filan.

Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa