9 Ocak 2014 Perşembe

Gripli Misin Nesin!!

Grip, siz onu yaşadığınız anda, size ilaç getiren parmaklara aşık olmak
Daha önce ayıla bayıla yediğiniz gıdaları, mazideki halleriyle hatırlayıp koklamayı öğrenmek
Salonun orta yerine kurulup, naz yapabileceğiniz insanların varlığına şükretmek
İçtiğiniz-yuttuğunuz bilmem kaçıncı ilaca anlayışla yaklaşmak hatta bazen onun derdine ortak olmak
Tam geçti derken kaçamadığınız bir delilik grip

Sizden önce ellerini sıcak suyla yıkayan bir insanın borularda sıcak sıcakcıcıkcak suyun kalmasına vesile olması,
ve sizin o güzelim suda ellerinizi yıkarken sevinç çığlıklarınızın boğazınıza düğümlenmesidir grip.
Çünkü;
Gecenin bir vakti, sabahları gözlediğiniz o garip saatlerin sonunda,
Tam da ısındığınız ve yorganınıza güvenle sarıldığınız dakikalarda,
Birden bir ürpertinin başlaması, teninizde yanma, titreme ve üşümeye giden acımasız yolda,
Tam da yorganınızı kuruduğu için boğazınızı yakan havayı ısıtmak için kullanırken, bir yandan da kendinizi boğmamaya çalıştığınız o anda,
Deliler gibi üşümenize rağmen, yorganı kendinize acımadan üstünüzden atıp,
Hatta ıslak bir bez parçasıyla kendinize ettiğiniz işkenceyi şiddetlendirip,
Bir de bundan payelendiğiniz bir andan sonra,
Ateş düşürücülerin yardımıyla İnsan gibi yaşayabileceğiniz, bir gün temel İnsan haklarına sahip olabileceğiniz inancıyla,
Umut da fakirin ekmeğiyken,
Yeniden, yine yeni yeniden, sıfırdan başlarken ve coca cola zeroyken,
O titremelerin tekrar ve tekrar sizi bulmasını kanıksarsınız,
Kendinize sıcağı, ama insanca dostça bir sıcağı haram bulursunuz.

Çünkü;
Sevgidir grip,
Kardeşliktir, barıştır, dostluktur, dayanışmadır.

İnceliklerini son günlerine doğru öğrendiğiniz bir sanattır,
Tuvalet kağıdının o hasssass yumuşacık dokusunun burnunuz için ne kadar harika olduğunu,
Ailenizin bilmem kaç bin kat katlı o tuvalet kağıdına para verdiği için ne kadar iyi bir iş yaptığını,
O reklamlarda boşuna çocukların oynatılmadığını anlamaktır grip.

Onun sadece size ait olduğunu zannettiğiniz bir anda, hastanede göğüs hastalıkları bölümüne girdiğinizde,
Size kendinizi diğer kullarla eş görmeniz gerektiğini buyuran, kutsal bir andır grip.

Bir de üstüne, yan komşu sabahlara kadar televizyonun sesini açar,
Sizin adınızı bile hatırlamaktan aciz, burun akıntınızla solup giden düşünce dünyanız,
Bunca acının içinde bir teselli arar,
Umut da ekmek arası köftedir,
Kendinizi kör, gelen seslerin de roman okuyan telefon hattından geldiğini kabul edersiniz,
Dinlemek zorunda kaldığınız hadiseyi kafanızda canlandıracak, kuş kadar bile olsa beyninizin kalmamasından mütevellit,
Bi rahatlar,
Şükretmeyi öğrenirsiniz.

Kendisine eşlik eden bazı dostları da vardır ki onlardan burada bahsedemeyeceğim...

Ve o an gelir çatar elbet,
Seni terk etmek üzere olduğunu, üzerine dökülen kova kova sudan,
Yavaş yavaş eriyen beyninin sulu ortamda kendisini yenilemesinden,
Bunca ter yüzünden gecenin bir vaktinde üstünü değiştirmek zorunda kalmana kızamayışından anlarsın.

Asla elveda demez, elvedaları sevmez, o daha çok kalıcı ilişkilerin insanıdır,
Onu her an beklemeni ister, ne zaman görüneceğine dair de renk vermez.

O bir garip griptir işte, eğitir öğretir, adam eder seni ve gider.

Evla.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa