17 Nisan 2013 Çarşamba

Delilik


Her insanda olduğu kadar benim de bir gün birileri tarafından deli olarak anılma ihtimalime karşın, hazır aklım başımdayken (başka bir değişle birileri beni deli olarak çağırmıyorken veya ben bunu bilmiyorken), beni deliliğe iten sebepleri yazayım, malum eğer bir gün deli olduğuma kanaat getirirseniz, sonrasında ne desem dinlemeyeceksiniz.

…………
Bazen her şeyin ters gittiğini düşünüyordum. Neden öyle düşündüğümü düşündüm, çok geri zekalı değilim, çok zeki de değilim. Bir çözüm bulamadım, ortalama bir insanın ortalama bir hayat sürmesini beklersiniz değil mi? demek ki ben onu yapamadım.
Sürekli; olanları, insanları, sözleri, bakışları, imaları anlamaya çalışmaktan nefret ediyorum ve bunu sürekli yapar haldeydim. Nefret ettiğim bir şeyi bana sürekli yaptırdınız, işte o yüzden dellendim. Sizin de suçunuz değil ki, insan hiç suçlu olmadı ki!
Ama o dolaylı sözleriniz, demeyip de aslında demek istediklerinizi anlamaya çalışmakla geçirmek istemiyordum hayatımı, ne siz o çabaya değersiniz, ne de ben. Alın işte, artık muafım her şeyden!
O “racon”lar, “işin adabı”, “o iş öyle olmaz”lar yok mu, işte onlar yaktı beni.
Neden tavrımı başka şeylere yoracağınıza bana doğrudan sormadınız? Neden ben sizin hesaplarınızı düşünmek zorunda kaldım?Olanların altında farklı anlamlar arattınız bana? Oysa sadece kendi umutlarımı, kendi saçmalıklarımı, kendimi düşünseydim, bir ömürde bitiremezdim. Gerçi siz hep kıyas noktası oldunuz bana, ben de size belki. Birbirimize destek olmayı da pek severiz hani!
Bir şeyleri tamamen yanlış yaptığım kanısına kapıldım ki demek, ondan böyle oldu. Oysa aralarda bi durdum, odamın o pek kıymetli tavanına sordum, her şeyi başa sarıp tekrar düşündüm, ben neden bu değer yargılarına sahibim dedim. İnsanlar neden başka başka değer yargılarına sahip olmasınlar? Ha tavan? Ne zaman yıkılacaksın başıma? İki çift laf etsen dilin mi tutulurdu?
Sanırım bu anı rüyamda görmüştüm.
Her şeyi serbest bıraksaydık olmaz mıydı? dedim ve işte ben bıraktım, siye iyi seyahatlerrrr!! :)
Sonra, bana ders vermek zorunda mıydınız, kıra döke hem de? Beni adam etmek zorunda mıydınız? Alın işte oldum! Benim yanlışlarımı düzeltmek zorunda mıydınız? Bıraksaydnız eksik kalaydım, patavatsız, odun olaydım, ne olurdu?
İzin verseydiniz kendim düşeydim, razıydım da, ittirmeyeydiniz, çekmeyeydiniz beni. nefessiz bırakmayaydınız beni. Ama duramadınız değil mi? Evet biliyorum, ben de duramazdım:)
Ama benim derdim kendimleydi, ötesinde ve içinde de sizinle. Beni sizler var ettiniz sayın seyirciler, nasılsa!
…………
Ama bu yazdıklarım, benim deli olmadığımı düşündüğünüz zamanlarda dışa vurmadığım düşüncelerim olduğu için, benim deli olmadığımı düşünen insanları bağlamaz. 5 dakikalık bir vakit kaybı…
Kaldı ki ben kimim? bu kimlik tanımım beni bile bağlamıyor bazen. Konu ben de değilim, demek istediğim, bu konu başka birisine de ait olabilirdi. Herhangi bir insanın herhangi bir sebebi olabilir işte bu. Ben ya da bir başkası… Hem sadece bir tek kişi bu duyguları taşıyamaz, başka başka insanlar da bu duyguların parçalarını taşır nasılsa, biraz ondan biraz bundan. İnsan o yüzden kendini tek zannedemez, bütündür başkalarıyla, o zaman belki de yoktur hatta.
Ne diyorum ben ya?!
Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa