13 Nisan 2013 Cumartesi

Öyle Bir Yer


Gevrek-boyoz satan tekerlekli arabasını süren adama hatır soran, kapıları yüzünüze kapanmasın diye tutan tanımadığınız insanları olan, sevinçlerini gizlemeyen, selamlarını esirgemeyen, kar görünce çığlık çığlığa sokağa fırlayan, dükkan önüne-balkona-sokağa ahşap masa ve tabureleri atmış kahvaltı yapan insanların olduğu, huzurlu bir yer…

Vapuru buram buram deniz kokan, kızılı gün batımı, gece mavisini bize bağışlayan, martılarıyla sabahın bir vakti insanı uyandıran, köpükleri bembeyaz, sıkma portakal suyu yanına bir güler yüzüyle insana dünyaları bağışlayan, soğuğuyla birlikte sevilen, mavi bir yer…
Kaldırımlarına ağaçların dalları değen, çiçek kokan, gece olunca konuşan, nefes alan, tatlı rüzgarıyla size şarkılar söyleyen sokakların olduğu, giriş kapılarına dolanan sarmaşık gülleri açmış, yaşayan bir yer…
Hal hatır soran esnafıyla, manavı çilek, terzisi sabır, bakkalı umut kokan,  bahçıvanı bütün bir sokağı bisikletiyle aşarken her karşılaştığına selam veren, gevrekçinin sinirli sesini 1 ayda değiştiren, çalışan bir yer…
Çocukları sokaklarda parklarda bağırışan, gençleri çimlerde oturmanın kıymetini bilen, şehre ait olanı rakının balığın midyenin rokanın deniz börülcesinin tadını bilen insanlara ait bir yer…
Kedileri arabaların üstüne tünemiş, sokaklara bırakılan sandalyelerin tepesinde sabahı bekleyen; kuşları cıvıl cıvıl, ağaçların dallarında, elektrik direkleri üstünde, balkon demirlerinde ötüşen bir yer…
İnsanı melankoliden soğutan, yaşanılası, bazılarının sadece geçtiği, bazılarının da bağlandığı, insana bir semti – bir sokağı sevmenin ne demek olduğunu öğreten bir yer…
Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa