31 Mart 2013 Pazar

Bir Şizofrenin Gözünden

Öncelikle, bu yazıdan benim daha yeni haberim oldu, teşekkürler Burcu.

Yazarın adı Süveyda Ölüdeniz. Türkiye Şizofreni Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği “Gerçekler Maskelenmesin” projesi kapsamında yapılan yarışmada birinci olan yazının sahibidir kendisi. Bu yazı ve diğerlerini “Hepimiz Deliyiz” adlı kitapta toplamışlar, kitap 2010 yılında yayınlanmış. İdefix’te 5,60 TL den satılıyor.



Aşağıdaki yazının, görsellerle zenginleştirilmiş hali için youtube’da videolara bakabilirsiniz, delirme hakkı dediğinizde bir şeyler çıkıyor.

Yazı aşağıdadır.
………………….

Ben deli değilim, benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar. İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir! Sanırdım, yanılmışım. Delirmeye bile hakkınız yok burada. Tımarhane, delirme hakkının kutsandığı mabet değil midir? Değilmiş. İnsan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi. Ben size ve kendime rahatça dil çıkarabilmek için burada değil miyim, bunun için kapatmadınız mı beni buraya?Elektroşoklar tersini söylüyor bunun. Hasta bakıcının suratını görmem elektroşoka girmeme yetiyor da artıyor bile. Şehir cereyanını boşa harcamayınız efendim.

 Hayatım boyunca kendim olabileceğim bi yer aradım. Bu yer bazen bir insanın yüzü oldu, bazen sevdiğim bir kitapta altını çizdiğim cümle, bazen ölüler gibi haftalarca susmanın saltanatını yaşamak, bazen de denizin köpürdeyen mavi kaosunda eritmekle gözlerimi. Ama yetmedi bunlar. Sonuna kadar kendim olmak istedim, evreni kanıtlamak pahasına. Sanatı denedim; otoriteye karşı çıkanların birbirlerine karşı imgelerle iktidar olma çabası… Polis olun efendim, daha saygın.
İnsanın kendi olabileceği tek yer gece kalbidir! dedim sonra, insan yalnızken kendisidir! diye de uzattım. Ama insanların ruhuma bu izinsiz girişleri yok mu, beni delirtiyor: ”Sevgilim beni ne kadar çok seviyorsun” lar, “felsefe yapma, aşka gel kendine gelirsin” ler, “insanları olduğu gibi kabul et, mutlu olursun” lar vb. insanları olduğu gibi kabul edersem bu savaşları, bu gizli sömürüyü, bu öldürücü şiirsizliği de kabul etmiş olmaz mıyım; bu İsa’ya hem Edip Cansever’e, hem kendime, yeni doğan çocuklara ve gökyüzüne ihanet etmek olmaz mı?

Hepimiz deliyiz, akıllı taklidi yapmayı bıraktığımız anda tımarhaneye kapatılırız. İnsanlar akıllı taklidi yapmakta ne kadar da usta Tanrım. Bense beceriksizliğim bu konuda, daha doğrusu akıllı taklidi yapmaktan bıktım. Normal olmaya çalışmak deli olmaktan daha zor. Beklide bunu anladım. Bir ofiste çalışıyordum, deli gömleğimin (seçkin bir markaydı) üzerine kravat takmayı bıraktım.
Beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum. Babam olabilir diyorum, çocukluğumda az dövmedi beni sözcüklerle. Lise 2’de beni derste kuşumla oynarken yakalayan son Osmanlı Aysel’de olabilir beni delirten(Kaltak dediğime bakmayın, kızgınlığımdan söylüyorum, yağmurda ıslanmış bir köpek kadar aşıktım ona). Tek tek beni kimin delirttiğini hesabını yapmak zor, kısaca beni insanlar delirtti diyebilirim. Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim, karanlık yağmurun, müziğin… Beni çıldırtma hakkını insanların elinden almalıyım.

Önemsiz deliliklerimi saymayacağım, beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatacağım. İntihar fikri yine Tanrım olmuştu, aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki Büyük Çukurca Camisine gittim. Girdim içeri. Caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm. Haklı olarak üzerime saldıran bir dindarı bacağından vurup “suküneti” sağladım. Gerginlik caminin duvarını çatlatacak kadar büyüktü. Fazla vaktinizi almayacağım dedim. Ve Perulu şair Cesar Mendoza’nın Acı Çekene Saygı şiirini okumaya başladım.

Tanrı’yla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin
Cehenneme gideceği konusunda
Kainatın yaratılışına
Katılmaktan bıktığımda ruhum
İntihar edeceğim ben de
Denenmemiş bir yolla
Nerdeyse bütün akıllı kalpler
İntihar edip s.ktir çekmiş yeryüzüne
Ben ateist değilim, babasıymış gibi
Tanrı’ya küsen bir çocuğum.
Eğer Tanrı intihar edenleri ve Nietche’yi
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim ben de.
Tanrı dürüstlüğü sever.
Tanrı’nın hayal gücünü beğenmiyorum
Ben Tanrı olsam
Peygamberler göndermez,
Direk konuşurdum insanlarla
Ben Tanrı olsam
Hitler’e iyi kalpli bir Yahudi olma cezası verirdim
Yahut yetenekli bir yazar yapardım onu
İçindeki kötülüğü insanlara değil
Tuvallere boşaltırdı
Ben Tanrı olsam
Devletler yok olur,
Gül kokulu bireyler var olurdu sadece
Atlar çılgın zamanları koşardı
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım
Dünya bir şiirin
Yaratılım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
insanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için.

Sessizlik ağır bir kaya gibi hepimizin üzerine çökmiüştü. Cemaat beni linç etmek için fırsat kolluyordu, seziyordum bunu. Tabancam tek dostumdu o anda. O sırada cemaatten yaşlıca bir adam bana doğru yürümeye başladı. Dur diye bağırdım, dur …, yoksa…dinlemedi yavaş yavaş ağır çekimde yanıma kadar geldi gözlerinde diğerlerinde ki gibi öfke değil,merhamet gibi bir şey vardı. Tanımıştım, babamın arkadaşı Ahmet abiydi. “dinle beni, Allah’ın kendin olduğunu anlayıncaya kadar hep acı çekeceksin” dedi usulca. Ellerim titremeye başlamıştı, bu sözler dikenli bir çalı gibi saplanmıştı içime ama acıtmıyordu. Silahımı aldı, beni linç etmek isteyen kalabalığı ve zamanı bir el hareketiyle durdurdu.

Sonrası…Sonrası buradayım işte. O yaşlı adamın Ahmet Abinin sözünü hatırladığımda sakinleşir gibi, içimdeki bir sırra erer gibi oluyorum ama izin vermiyor insanlar ve anılar kendim olmamama, içimin sularına bir balık gibi dalaraktan. Dışarıdayken bir söz vermiştim kendime:onlar ne yaparsa ben tersini yapacağım! diye. Onlar yalan mı söylüyor, ben doğruyu söyleyeceğim. Onlar boyun mu eğiyor, ben isyan edeceğim. Hem de her şeye. Onlar sanattan nefret mi ediyor, ben inadına Mozart dinleyeceğim, ölü yazarlarla dostluk kuracağım, 7. Mühür’ü, Sonbahar’ı ve Seven’ı izleyeceğim. Onlar paraya mı tapıyor, ben yağmurda ıslanmaya tapacağım . Onlar statünün getirdiği saygınlığa mı inanıyor, ben serseriliğe ve kaybetmişliğe sokak olacağım. Sonuç: İnsanın Tanrı’ya inancının kaybetmesinden daha kötü olan bir şey varsa o da insanlığa inancını kaybetmesidir. Siz insansanız ben insan olmayı reddediyorum. Deli olmam güllerle birlikte açmama, zamanın dışına taşmama engel değil; tam tersine bunlara açılan kapı.

Bu arada delilerin söz söyleme özgürlüğünden bol bol yararlanıyorum. Geçen gün bağırmaya başladım: “Sizin sığınacak bir Allah’ınız var, benim yok. Benim sığınacak yalnızca kelimelerim var. Deliliğini topluma kabul ettirebilene dahi derler; ben ettiremedim, tımarhanedeyim.”. Güldüler. “Aklın fazlası cehennem” dedim, güldüler. “Her çocuk, Tanrı’nın gönderdiği bir peygamberdir ve unuturuz büyüyünce peygamber olduğumuzu. Gider bir öğretmen oluruz, işçi, pezevenk,mühendis, memur…” dedim, güldüler. Şehir cereyanına bağladılar beni. Güldüler s.ktir çektiler, kalbimin içinde çarpan kalplere. “Çirkinleştireni her yerde, ey dünyayı kutsallaştıran çılgınlık nerdesin? “dedim. Güldüler. “Öyle bir şekilde yan yana getirelim ki sözcükleri, herkesin orospusu olmaktan kurtaralım onları” dedim ,güldüler.

Zaman geçti. Artık çıplakken bir şey söyleyemiyorum insanlara, kişiliklerim birbirleriyle yaşamayı öğrendi, gidecek başka bir bedenleri olmadığını anladı en sonunda. İlaçlarımı düzenli kullanıyorum, sigarayı azalttım. Buradan çıkmama az kaldı doktorum Alper Bey söyledi. Geçende kendi kendime Cemal dedim Cemal! İsmim Cemal bu arada-: Hayatı güzelleştiren şey tehlikeyi sevmektir. Hayatı güzelleştirmek istiyorsan dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin: İnsanı! Buna kendini sevmekle başlayabilirsin. Hak verdim Cemal’e. Güzel konuşuyordu, inandım ona. Cemal’e borcumu ödeyeceğim. Yeryüzünde insanlar tarafından kanatılmamış hiçbir aşık olmayı yeniden deneyeceğim. Cemal’e borcumu ödeyeceğim. Az kaldı, bekleyin beni.

…………..
I do not agree with God about the people who committed suicide shall go to hell.
When my soul got tired of participating to the creation of the universe, I am going to commit suicide, too; using a way that never had been tried before.
Almost all smart hearts, had committed suicide and told the earth to fuck off.
I am not an atheist, like he is the father, I’m a son who is offended to God
If God sends the people who committed suicide and Nietzsche to hell, I’d rather burn in hell, too. God loves honesty…
I do not like God’s imagination.
If I were God I wouldn’t send prophets. I’d talk to people directly.
If I were God, I would punish Hitler with making him a kindhearted Jew. Or I would make him a talented writer. So he would open the evil in his heart into canvases instead of people.
If I were God states would disappear; rose scented individuals would exist only.
Horses would run the wild times.
If I were God I’d provide a mind-power to everyone that makes it possible to be the character they wanted to be. So the world would turn out to be the creation process of a poem.
If I were God I would commit suicide, because I couldn’t learn to suffer with people.

César Mendoza
…………

Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa