Sineklerin Tanrısı

1911 yılında İngiltere’de doğmuş olan Golding, 1940 yılında askeriyeye katılır ve ikinci dünya savaşına katılır. Savaş bittikten sonra evine geri döner. 1954 yılında ise Sineklerin Tanrısı adlı kitabı yayınlanır. Bu kitabın yayınlanmasından tam 9 yıl önce (1945′te), Amerika ilk nükleer silahını fırlatmıştır ve o dönemler Rusya ile birlikte nükleer bilimi silah yapmak için kullanma modası başlamıştır. Golding de kitabında, nükleer savaşların olduğu bu dönemin çocuklarını konu alır.

Denilene göre bu kitap, o dönemde okullarda okutuluyormuş, oldukça ilgi çekmiş. 1963 yılında da Peter Brook adlı yönetmen (daha fazla bilgi için tıklayınız), bu kitabın filmini çekmiş. Gerçekten de kitabın filmidir bu, siyah beyazdır ve kitapta geçen konulara oldukça bağlı kalınmıştır. İzlemek isterseniz, tıklayınız, youtube a bölüm bölüm yüklenmiş, benim verdiğim bağlantı sadece ilk bölümdür.

Kitabı okursanız veya filmini izlerseniz, buradan sonra okuyacaklarınız daha anlamlı olacaktır. Eğer kitabı okuma veya filmini izleme niyetindeyseniz, aşağıdaki bölümde kitabın konusunu anlatmış olacağım, bilginiz olsun.

Başrolde iki lider çatışır, bunlardan birisi Ralph, diğeri ise Jack’tir. Bu iki lider, birbirine zıt mantıktadır; Ralph daha demokratik bir yaklaşım izler, Jack otokratik ve sürekli emir veren bir liderdir.

Romanda, Ralph hakimiyeti yitirirken, Jack güçlenmektedir. Jack’in güçlenmesine iyi bir sebep, adadaki çocukların adada canavar olduğuna inanması ve ölmekten korkmalarıdır. Jack, domuz avlayabilmekte, onu takip eden çocukları avlanmada yardımcı olarak kullanabilmektedir ve canavarı öldürebilecek bir liderdir. Canavar korkusu herkesi sarmışken, Simon adlı karakter, adadaki canavarın aslında kendileri olabileceğini söyler, çünkü çocuklar medeniyetten gittikçe uzaklaşmaktadır. Üstelik bütün çocuklara korkusunu salmıştır ama aslında canavarın kendisi yoktur.
Kitaptaki Simon karakterini ruhaniyet olarak değerlendirmişler, kendisi korku taşımayacak kadar iyi niyetlidir ve canavar olduğu söylenilen yere gidecek cesareti gösterir, ödül olarak da canavar zannettikleri şeyin aslında ölü bir insan olduğunu öğrenir, demişler. Simon bir anlamda aydınlanmıştır. Bu bilgiyi palaşmak için diğerlerinin yanına gittiğinde ise, karanlıka onu seçemeyen çocuklar, Simon'ı canavar zannederek öldürürler. Bazı yerlerde bu karakterin İsa'yı temsil ettiğini söylemişler. Bu arada canavar kelimesinin İngilizce hali aynı zamanda şeytan anlamına gelmektedir.

Ralph ise düzen isteyen, amaçlarına uygun davranış bekleyen, adil bir liderdir; ancak çocuklar onun liderliği altında disiplinli çalışmak yerine, Jack ile domuz avına gitmek ve güç sahibi olmayı daha anlamlı bulurlar. Kısacası Ralph ve Jack arasındaki çatışma, aslında çocukların düzen ve düzensizlik, iyi ve kötü arasındaki çatışması gibi görülür.
Golding’in savaş dönemini yaşadığını düşünürsek, Jack’ in savaşçı çocuklarının, yüz boyalarının ardında kimliklerini yitirmesi, oldukça anlamlı bir hal alır. Üstelik, hikaye kahramanları yetişkinler değildir, çevre koşulları değişince ortama uyum sağlamaya çalışan, özlerinde masumiyet olduğuna inandığımız çocuklardır.
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa