Kara Dedektif Serisi 3
Kara Dedektif Serisi 1 için tıklayınız, 2 için tıklayınız.
Görünmez olduğuma inanıyorum artık, bir dedektif için en iyisi değil midir? Memnunum halimden, yanımdan geçerken omzuma çarpan gençleri, dar kaldırımlarda yan yana yürümek için ısrarcı olan kalabalık grupları, beni bir türlü görmeyen garsonları, hepsini ben istiyorum ve öyle oluyorlar. Cinayet işleyen insanlar da aynen böyle düşünüyordur; istediler ve oldu.
Köşeyi dönünce ikinci apartman, benim karanlık kuytu yuvam. İçeri girer girmez, kargaşadan uzaklaşıyorum. İşte yine o kasvetli odadayım, güneşin girmediği, panjurların açılmadığı, tozlu bir oda, klasik dedektif odası işte, ona benzemek için kuytu köşede bir yer buldum. Anlayın işte, ben O'yum! Filmlerde gördüğünüz, ömrünü sonbahar mevsiminde geçiren, paltosunu piposunu ve şapkasını kendisinden ayırmayan O dedektifim. Ben istedim ve oldum.
Sanırım bir süreliğine salondaki eski kanepede sızıp kalmışım, yine o meyhanede oturuyordum çünkü. Daha sonra kapı zilini duyunca kendime geldim. Bu zil sesini değiştirmeliyim, belki böylece kapının çaldığını algılamam ve hiç uyanmam.
Yaşlı bir kadın, gri-beyaz saçları var, bıkmış bir yüz ifadesi... Ne istiyorsun kadın? O kadar hızlı konuşuyor ki, ne istediğini anlamam mümkün değil. Kadın biraz söylenip gitti neyse ki.
Tekrar döndüm dünyama, eski kanepeme ve yine o rüyanın içinde buldum kendimi...
Yine aynı yerde oturuyorum, aynı meyhane, aynı mezeler, aynı anason...Aradan yıllar geçmiş, ben hala aynı yerdeyim, asırlardır geldiğimi bildiğim o taburede oturuyorum yine. Etrafımda; iyi insanlar, kötü insanlar, acılı insanlar, yalancı insanlar, ne istediğinin farkında olan ve ne istediğinin aslında farkında olmadığını anlayan insanlar, ve ben... Camlar buğulanmış, renkler geçiyor dışarıdan, soluk ve ağır ağır, sonra mekandan çıkıp, sokakta yürüyordum, biraz fazlaca içmişim. Ara sokaklardan gidiyorum, araba yok.
Bir kadın sesi duyuyorum, bağırıyor, emin olamıyordum önce, ama sonra bir daha duyuyorum, bir kadın bağırıyor kesin! Sonra kadının var olduğunu tahmin ettiğim yöne doğru ilerliyorum, o niyetle hareket ettiğim kesin ancak niyetimle davranışlarım arasındaki mesafe açık... Bir ara, sokak iyice daralıyor, başka kimse de yok etrafımda, ama yolun ortasında bir kadın duruyor, yaklaşıyorum ona.
"Kadın?"
Cevap yok...
"Kadın sen ağlıyorsun!"
Cevap yok...
Başında bekliyorum, her şey bulanık, ama kadının gür siyah saçları var, dağılmış. Yol ortasında, benim rüyamın merkezinde ne yapıyor? Burası intihar edilecek bir sokak değil, arabalar buralara girmez. Eşi dövüp atmıştır kesin, ama o zaman etrafta birileri olmaz mı?
Kadının yanına çömeliyorum, başında bekliyorum sanırım, yol iyice bulanıklaşıyor, kadın iyice seçilmez hale geliyor. Sonra nedense sahne değişiyor, ve kadını gözlerimin içine bakarken buluyorum. Ama bana bakan kadın yüz değiştiriyor, altında başka bir yüz var sanki, arada kendisini açığa vuruyor. Yüzler, gözlerini benden ayırmıyor, korkutuyor beni, olacaklardan korkuyorum. Hem çok tanıdık, hem de çok yabancı... Sonra aslında kadının kanadığını anlıyorum! Elimle kadının yüzüne dokununca ellerim ıslanıyor! Kanıyor bu kadın! Ayağa kalkmaya çalışıyorum, titremeye başlıyorum, kadın ölüyor, etrafıma akıyorum yardım için, kimse yok. Etraftaki evlerin camına tıklasam? Sanki içleriden sesler geliyor ama, anlayamıyorum, emin olamıyorum. Kaçmaya çalışıyorum, kaçamıyorum. Bağırmaya çalışıyorum, çırpınıyorum, ve derken kan ter içinde uyanıyorum.
Kıyafetlerim ve hatta kanepem su içinde, bu rüyayı gördüğüm her seferinde aynı şey...
Kalkıp o meyhaneye gitmeliyim tekrar.
...
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa