15 Nisan 2014 Salı

Bir Megalomanı Sevmek

Seversin, sen onu seversin. O kendisini sever ve belli bir yaşa gelmişse, yaşadıklarından ders almışsa, ortalıkta ben megalomanım diye gezmiyordur inan. Kendine güveniyordur, ama kendisini eksik hissettiğindendir bu güveni. Sen onun eksikliklerini görürsün, sevdiğin üzülmesin diye ona destek olursun, ama işin garibi o eksiklik onu yer bitirir, sen ne yaparsan yap. O eksiklik bakidir, megalomanlığı da oradan gelir zaten. Sen o eksikliği gideremezsin ve zannedersin ki bu insan sana ihtiyaç duymaktadır, bu eksikliğinden kurtulmak için. Oysa senin varlığın, o eksikliği sadece bastırır, bir yere kadar.

Seversin, onu seversin sen. O ise, senin onu sevdiğin kadar sevmez seni. Gün olur sana der ki, beni kimse anlamıyor, aslında ben başka bir adamım. Gün olur, senin beceriksizliğinden dem vurur, sen kendini yetersiz hissedersin. Bu normaldir onun için çünkü o da bu yetersizlik duygusunu taşımaktadır ve sana bu duyguyu yaşatmak insani bir durumdur onun için.

Gel gör ki, her insan kendisini bazı konularda yetersiz hisseder zaten, yetersizlik duygusu taşımayan adam, kendisiyle övünen adam değildir, uykuya dalmış bir adamdır sadece. Onu da günün birinde birileri ayıltır, birileri veya bir şeyler ayıltır. Çünkü yetersizlik duygusu taşımayan adam, olduğu yerde sayar ve sürekli gelişen bir ortamda, hızla geriye düşer.

Peki bu yetersizlik hiisi ne zaman zarar verir? Benim aklımın yettiği kadarıyla açıklayacağım bu konuyu. Hepimiz kendimizi yetersiz hissederiz elbette, ancak karşıdaki insanın yetersizliğini onun yüzüne vurduğumuzda, bu sebeple onu kırdığımızda çirkinleşiriz. Şunu anlamamışızdır, benim içimdeki bu yetersizlik duygusu bana özgü bir duygu değil, herkes kendisini yetersiz görebilir. Ve bu bakış açısı kişiden kişiye göre değişir; yani A kişisini x alanında çok yetersiz bulabilirsiniz, A kişisinin kendisi ise x alanında oldukça yeterli olduğunu ancak y alanında kendisini yetersiz bulduğunu söyleyebilir. Demek ki, yetersizliklerimizi biz tanımlıyoruz, algıladığımız kadarıyla yorumluyoruz. Aslında yetersizlik veya yeterlilik durumu, kesin sınırları olan durumlar değildir.

Öyleyse bir insanı yetersiz bulmak ve onu bu konuda küçük düşürecek şekilde davranmak, ancak ve ancak cahillikten ötürü olabilir. Ancak böyle cahilce davranan adamın megalomanlığını anlayabiliriz, ancak bu durumda insana megaloman diyebiliriz. Çünkü herkes kendisini yetersiz bulduğu kadar, beğenir de, çok iyi olduğunuzu düşündüğünüz konular kesinlikle vardır, hepimizde vardır bu. Ancak böyle düşünmek ve bunu dile getirirken karşımızdakini ezmek arasında büyük bir fark vardır.

Geldiğimiz yere göre, karşısındaki insanı yetersizliği sebebiyle aşağıladığı anda megaloman olduğunu anlayabileceğimiz kişiyi seviyorsak eğer, bu kişi bizim eksikliklerimizi bize sürekli hatırlatan kişi olacaktır. Belki şöyle düşünebiliriz; ben yetersiz olduğum konularda kendimi geliştirmek istiyorum, bu yüzden birisinin bana yetersiz olduğum konuları söylemesi benim için yararlı olabilir. Ancak bu durumda gözümüzden kaçan bir nokta var demektir, karşımızdaki insanın bizi yetersiz olarak değerlendirdiği x konusunda, bir başkası bize çok yeterli olduğumuzu söyleyebilir. Yani kime göre, neye göre yetersizim ben, bunu bana açıklar mı acaba bu megaloman kişi??

Böyle bir ilişkiden çıktığınızda, kendi yetersizliklerinize dair kalıp ifadeler yerleşmiştir beyninize, mesela “ben x konusunda çok yetersizim” gibi. Bu duyguyu size veren insan ise karşınızdaki kişidir. Belki sonra bir başkası sizin karşınıza geçip, x konusunda yeterli olduğunuzu söyler, buna ne dersiniz? Anlar mısınız o zaman manipüle edildiğinizi? Ve bu manipülasyonun kasten değil, insanca yapıldığını?

Eşini döven adam, eşinin çok kötü bir ev hanımı olduğunu haykırsın dursun, eşi bir süre sonra buna inanacaktır. İleride cesaret edip de eşinden ayrılırsa, karşılaştığı insan onun aslında çok iyi bir ev hanımı olduğunu söyleyebilir. Kadının eski eşi, kadını döve döve adam mı etmiştir yani? Hayır, insanlar dayakla adam olmazlar, burada olan şudur, eski kocanın cahilliği ortaya çıkmıştır.

Öyleyse, bizi küçümseyen insanlarla olan ilişkimize dikkat etmemiz gerekir. Bu bir kısır döngüye girebilir, çünkü yetersiz olduğumuz konuyu duymak bizi cezbedecek, bize bu yetersizliğimizi söyleyen insanın bizi yeterli kılacak şekilde hareket edeceğini düşünmek bizi bu kişiye bağlayacaktır. Ancak bu bir yanılsama olur. Biz, sen, ben, her birimiz, dünyayı algıladığımız şekliyle, bildiğimiz çerçevede yeterliyiz zaten. Biz insanız ve yetersizliklerimiz bizim kendi heveslerimizden, bizim hayallerimizden türemeli. Ulaşmayı düşlediğimiz yere gidebilmek için kazanmamız gereken meziyetleri biz (deneyimelrimize dayanarak) seçmeliyiz. Tepemizde durup bize ; “sen bu işi bilmiyorsun, bir şeyden anladığın yok” diyen cahillerin ağızlarından çıkan kelimelerle hareket etmemeliyiz.

Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa