15 Nisan 2014 Salı

Yönetim 2

Bana bu iş böyle olmaz derler ya, ben yine de yazacağım.

Taraf tutan, ayıran, parçalayan yaklaşımlardan uzaklaşmayı hayal ediyorum. Ben A’cıyım demeden, olabildiğince geniş düşünen, haklı olanı, kimliğine bakmadan savunan bir yönetim sistemini hayal ediyorum. Bunun için de parti mantığının silinmesi gerekiyor.

Zaten bugün yapılan eleştiriler de, partilerin isimlerine göre hareket etmediklerini gösteriyor. Parti, 10 sene önce kurulmuş, solcuyum ben demiş, ama koşullar 10 sene öncesinin koşulları değil, o zamna neden 10 sene boyunca aynı düşünceyi savunsun? Aynı durum dinci partiler için de geçerli.

Burada parti adı vermeyeceğim, çünkü benim hayalimdeki yönetim sisteminde, bu ayrışmayı damgalayan partilere yer yok, dolayısıyla bu partilere benim sistemimde yer yok, bu veya diğer parti, fark etmez.

Partileşmenin, taraflaşmanın topluma zararlı olduğunu anlatacak başka örnekler vereyim:

Sizin adınız Ali, sizin bir düşünceniz var, herhangi bir konuda olabilir bu düşünce, ve sizin gibi düşünen insanlar arıyorsunuz. Neden?? Çünkü düşüncenizi savunmak ve duyrumak istiyorsunuz.

Sizin adınız Ahmet, bir düşünceniz var, sizi n gübü düşünen Ali ile karşılaşıyorsunuz ve onunla fikir alışverişi yapıyorsunuz.

Ve sonra burada gruplaşma gerçekleşiyor, bu insanın doğasında var belki de. Ve sizin gibi düşünen- sizin gibi düşünmeyen olmak üzere, iki kaba dünya beliriyor hayatınızda. Hatta size yakın ve sizden uzak düşünceler, gruplar oluşuyor.

Ondansın, bendensin, benden değilsin... Bu mantık bizi ve dünyayı bölüyor. Bu taraflaşma bizi çürütüyor.
Öyleyse taraf tutulmayan, kişilerin siyasi kimliklerini bir parti adı altında açıklamalarını gerektirmeyecek bir sistem kurmamız gerekiyor.

Bir de şu açıdan eleştirelim mevcut yönetim sistemini;

Düşünün ki güzel bir rütbe sahibi oldunuz devlet yönetiminde. Ben çalmam, ben hak yemem dediniz ve girdiniz bu işe, bu ülkenin benim gibi iyi insanlara, doğru fikirlere ihtiyacı var dediniz.

Öyle bir ortama giriyorsunuz ki, karşıt partilere karşı çıkmak zorundasınız, kimse “yani bu parti de şu konuda çok iyi öneriler sunmuştur.” diyemiyor. Oysa öncelikli olan, vatan millet değil miydi?? Bizlerin refahı değil miydi?? Hayır işte, bu sistemde hiç de öyle değil. İnsan kendisini kaybeder bu sistemde, ben de olsam kaybederim, sen de olsan kaybedersin. Sorunu insanlarda değil sistemlerde aramalı ki anlamlı bir değişiklik yapabilelim.

Mecliste, kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlara ne demeli? Kelimelerle kendi derdini ifade emeyene bireylerin yumruklaşmasına ne demeli? Bu nasıl bir rekabet, ne uğruna çatışıyorsunuz ki birbirinize zarar veriyorsunuz? 

Buraya kadar olan bölüme katılma ihtimalinizin yüksek olduğunu varsayıyorum. Sonraki yazıda aklımdaki sistemi anlatacağım, orada bana itiraz edeceğiniz çok fazla yer olacak diye umut ediyorum:) Siz itiraz edin, ben de yeniden düşüneyim, hatalı olan yeri iyileştireyim.

Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa