Sevmekten Vazgeçmek
Bazen bir insanı, bazen bir grup insanı, bazen bir semti, bazen bir şehri, bazen bir ülkeyi, bazen bütün dünyayı sevmekten vazgeçer insan. Sadece ben değil, başkaları da vazgeçmiştir sevmekten, böyle değil midir?
Önce kendinizi sevin derler, evreni sevin sonra, taşı kuşu böceği sevin! İnsan kendisini sevmezse; hiç kimseyi, hiç bir şeyi sevemez derler; oysa bazen, insanın kendisini fazlaca sevdiğindendir başkalarını sevemeyişi. Bazen de gayet bilinçli bir vazgeçmedir bu, taşınan yükler ağır gelmeye başlayınca, omuzdan atılan bir yük parçasıdır sevgi.
Kendimizle ne derdimiz varsa var, biz sevmekten vazgeçeriz işte zamanla. Sonra iyice yaşlanınca da, öyle ya, yaptığımız hesapların anlamsızlığına, hayatın kısalığına şaşırır, sevmenin aslında ne kadar da kolay olduğunu hatırlarız. Bu duyguyu, bu erdemi, bazı yaşlıların gencecik bakışlarında, gülüşlerinde, sükunetlerinde buluruz. Bize, bizi her halimizle kabul edeceklerini, anlayacaklarını hissettiren kokularında buluruz.
Ne var ki, biz vazgeçeriz. Bu vazgeçiş, bizi kurutur, köreltir, içten içe yakar. Hatta bazen sevsek bile ifade etmeyiz, çok küçük, güzel bir söz söylemekten alıkoyarız kendimizi.
Biz, sevilmeye muhtaç ancak sevmekten vazgeçmiş duygu fakirleri, biz, kendinden bihaber duygu suçlularıyız.
Eminim herkesin kendince makul sebepleri vardır, bu bıkkınlıklarına temel olacak. Hatta bazıları bu sebeplerin varlığıından bile habersizdir, vazgeçişinden habersiz olmasından mütevellit.
Kendi halinin farkında olmayanları bir kenara bırakırsak; yine de, aksine, vazgeçtiğimiz değerleri geri kazanabilecek kadar iradeli olmak yakışır bize.
Dile kolay, kalbe zor...
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa