2 Aralık 2012 Pazar

The Man Who Sold The World

"Dünyayı Satan Adam" olarak çevirebileceğimiz bu şarkıyı, biraz önce Fringe dizisinin 5. sezon 7.bölümünde dinledim canımın içi. Dizide David Bowie söylüyordu, ancak ben bu şarkıyı sadece lisede hastası olduğum Nirvana'dan dinlemiştim. Şimdi baktım ki, Jordis Unga, Lulu, Velvet Goldmine, Suede gibi şarkıcılar / gruplar da yorumlamışlar bu şarkıyı. Ne var ki, şarkı aslında David Bowie'ye aitmiş.

Sözleri: (Aşağıdaki çeviri bana aittir, doğruluğuyla ilgili herhangi bir iddiam yoktur)

We passed upon the stair (Yıldızların üzerinden geçtik)
We spoke of was and when (ne ve ne zaman olduğunu konuştuk)
Although I wasn't there, (Orada olmadığım halde)
He said I was his friend (onun arkadaşı olduğumu söyledi)
Which came as a surprise, (Ki bu bana bir süpriz gibi geldi)
I spoke into his eyes (Gözlerine bakarak konuştum)
I thought you died alone, (Yalnız başına öldüğünü düşünüyordum)
A long long time ago (çok uzun zaman önce)
Oh no, not me (Yok hayır, ben değilim)
We never lost control (Ben asla kontrolü kaybetmedim)
You're face to face with
The man who sold the world (Sen Dünyayı Satan Adam'la yüzyüzesin)

I laughed and shook his hand, (Güldüm ve elini sıktım)
And made my way back home (Ve eve doğru yol aldım)
I searched for form and land, (Bir form ve mekan aradım)
for years and years I roamed (Yıllar yboyunca amaçsızca dolandım)
I gazed a gazeless stare, (Görmeden dik dik bakındım)
At all the millions here (buradaki milyonlara)
We must have died alone, (Yalnız başımıza ölmeliydik)
a long long time ago (çok uzun zaman önce)
Who knows? Not me (Kim bilir? ben değilim)
I never lost control (Ben hiç kontrolü kaybetmedim)
You're face to face with the Man who Sold the World (Sen Dünyayı Satan Adam'la yüzyüzesin)
........................
Şarkıyı yorumlamak biraz zor olacak çünkü sözlerle ilgili birbirinden çok farklı yorumlar yapılmış.
Canımın içi, şarkıda iki kişi arasında bir konuşma geçtiğini veya en azından iki kişinin etkileşim içinde olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki kişilerin kimlikleri için, internette çok farkı seçenekler bulmak mümkün. Mesela, Bowie ile Tanrı, Bowie ile Şeytan, İsa ile Tanrı, Şeytan ile Tanrı, Bowie ve kendi bilinçaltı gibi.
Dolayısıyla buradaki belirsiz kimlikler üzerine gitmektense, anlatılan olayı değerlendirmek daha doğru olacak.
"Yıldızların üzerinden geçtik, ne ve ne zaman olduğunu konuştuk. Orada olmadığım halde, bana arkadaşı olduğumu söyledi. bu bana bir süpriz gibi geldi, gözlerine bakarak şunu söyledim "çok uzun zaman önce öldüğünü düşünüyordum". Cevap verdi: "Hayır ben değildim ölen, ben hiç bir zaman kontrolü kaybetmedim. Sen dünyayı satan adamla yüzyüzesin". güldüm, elini sıktım ve eve doğru yola düştüm. Tanıdık bir yerler aradım, yıllar boyunca amaçsızca dolandım, , bir kalıp ve bir mekan aradım, milyonlara dik dik baktım ama onları görmedim. Çok uzun zaman önce yalnız başımıza ölmeliydik. Kim biliyor? ben bilmiyorum. Ben hiç kontorlü kaybetmedim. Sen dünyayı satan adamla yüzyüzesin."
Canımın içi, burada, iki kişi olduğunu varsayıyorum. A kişisi ile B kişisi karşılaşıyor, B, A'yı tanıdığını iddia ediyor, ama , B bunu reddediyor. B kendi yoluna gidiyor ama, yolda düşünceleri değişiyor, aslında kendisinin bakan kör olduğunu, amaçsızca dolaştığını düşünüyor. Daha sonra bir zamanlar A'ya söylediği "uzun zaman önce bir başına ölmüş olmalıydın" lafını dönüp kendisine ve diğerlerine söylüyor " uzun zaman önce bir başımıza ölmüş olmalıydık" diye.
Sanırım, B sonradan algılıyor bazı şeyleri, A ile yaptığı konuşmayı yıldızların üzerinde gezmeye benzetmiş, hatta kendisini de onun yerine koymuş herhalde bir süre sonra.
Bu arada, B'nin A'ya ölmüş olmalıydın demesinin ardından, A da ilginç bir cevap vermiş, "ben değil, hayır ölmedim, dünyayı sattım ben, işte karşındayım". A, ölmemiş, daha güçlenmiş halde B'nin karşısına çıkmış.
Aslında, konu gerçekten de şeytan ve Bowie arasında geçiyor olabilir, zira konuşmalar bir mantık dizesine oturuyor. Şöyle ki, anlatılanlara göre, Şeytan Allah'ın yanında atılıyor, kendisinin ölmüş olması gerekiyor, ancak kendisi dünyaya geliyor ve aslında ölmemiş. Ayrıca insanlar, bütün kötülüklerden şeytanı sorumlu tutuyor, dünyayı satmak da kötü bir davranış olsa gerek , dolayısıyla bu davranışın Lusifer'e atfedilmesi uygun görünüyor. Lucifer'le tanışan Bowie onun varlığına inanmıyor, onunla ilişkisi olmadığını düşünüyor ancak bir süre sonra başka bir bakış açıısna sahip oluyor, belki kendisini onun gibi hissediyor.
Şarkı sözleriyle uyum içinde bir yorum oldu bence bu.
Başka bir yorum da, Bowie'nin kendi iç dünyasıyla olan çatışmasının bir sonucu olarak bu şarkının yazıldığı. Bu durumda da Bowie, kendi çelişkileriyle yüzleşip, yaptığı hataları anlayıp, çoktan ölmüş olması gerektiğine inanıyor. Hayatının anlamsız bir şekilde geçtiğini, kendisinin "satmışım bu dünyayı" yaklaşımının bir sonuç vermediğini düşünmüş de olabilir :)
Yine de, internette Bowie'nin satanist olduğu veya illuminati le bağlantılı olduğuyla ilgili videolar, resimler ve yazılara ulaşmak oldukça kolay. Gerçek her ne ise, insanlar konunun şeytanla alakalı olduğuna inanmışlar bile.
Bugün izlediğim Fringe dizisinde de bu müziği dinleyen karakter (Dr.Bishop), kötü adam olmaktan, kendisinden korkuyordu. İnsanoğlunun, yaptığı kötülükleri harici bir varlıkğa yüklemesi bana göre akılcı değil, dolayısıyla bence de insan kendisinden korkmalıdır. Şarkı ne amaçla yazılmış bilemem ama, dizide geçtiği noktayı çok beğendim.
Bir ara şeytan-melek ve insanla ilgili de birşeyler yazsam güzel olacak, ama bu konu bu kadar canımın içi.

Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa