Brodmann Sahaları
BİLİMDEN YANAYIM ama bir de bu açıdan bakmak lazım ;
Bilimle alakalı herşey ; yalan yanlış yorumlar dahil, baş tacı benim için. Çünkü insanların bu konuda dikkat kesilmelerini faydalı buluyorum kardeşim. Hele ki günümüzde kıyafet-makyaj-araba vs. konularıyla kendini kaybetmiş onca kayıp insanın içinde hakkaten yanlış da olsa bilimle alakalı
konuşanları mumla arıyorum. Ben de bu gün anatomi bilimi ile ilgili konuşmak istiyorum. Farklı bi
boyuttan yaklaşıcam ama bu gün bilime. Bakalım sohbetin sonu nereye varıcak kardeşim.
İnsan evrenin bi sembolu benim için.. Her bir organımız ayrı bi galaksi, her bir dokumuz ayrı bir güneş (yıldız) sistemi, her bir hücremiz ayrı bi dünya.. Kaldı ki bu çok basit bi benzetme bana kalırsa.. İnsan hücrelerini hatta hücre organellerini bile tanıyınca ne kadar kompleks olduğunu bi kez daha anlıyor..
Keşke bir iki cümleyle fizyolojiyi özetleme imkanım olsa.. Örneğin bir insan (ökaryot) hücresindeki
enerji (ATP) üretiminden sorunlu organel olan mitokondrinin bile özelliklerini yaptıklarını saymaya
kalksam sadece bu bile sayfalar sürer.. İnsan yetenekleri toplamı da o kadardır herhalde nicelik
olarak J Anatomiyi özetleme imkanım da yok tabi ki.. Ben bu yazıda sadece beynimizden, onun
bölümlerinden ve asıl olarak bu fonksiyonların kim tarafından (ve daha da önemlisi) nasıl tespit
edildiğinden bahsedicem. Yazımın kahramanı alman nörolog Korbinian BRODMANN kardeşim.
Başlıyorum;
KORBINIAN BRODMANN 1868-1918
Korbinian BRODMANN; keşifleri hala günümüzde güncelliğini koruyan, nörolojinin babası olarak
tanınan alman tıp hekimidir. Yaptığı keşiflerin mühtevası beynin bölümleri ve bu bölümlerin
fonksiyonu ile alakalı kardeşim. Çok ama çok ilginç! Sen biliyosun kardeşim, Brodmann’ın bu keşiflere merak duyduğu dönemde Wilhelm Conrad RONTGEN x ışınını henüz keşfetmişti ( bkz. http://didevla.blog.com/category/bilimtarihi/ ). Yani henüz radyografi ya da manyetik rezonans gibi ileri görüntüleme tekniklerinin hiçbiri gün yüzüne çıkmamıştı.. Peki bu bilim insanı merakını keşfe nasıl dönüştürecekti? Ben önce keşfinden bahsedeyim en iyisi. Nasılını eş zamanlı düşünelim.
Brodmann , Almanya’nın pek çok şehrinin tıp fakültelerinde bir müddet bulunmak neticesinde 30
yaşında (1898 de) Leipzig Üniverstesi’nden tıp doktoru diplomasını aldı. Bitirme tezini de ‘ependimal skleroz’ hastalığı ile alakalı yazdı. Tez konusu da beyin hastalıkları ile ilgiliydi yani kardeşim. Bu hastalıkla alakalı ayrıntılı bilgi vermeden, hemen mezun olduktan sonra neler yaptığına değinmek istiyorumJ Korbinian Brodman, mezun olduktan sonra Fransız ve Alman ünlü norologlarla birlikte, Almanya’nın çeşitli şehirlerinde psikiatri ve nöroloji kliniklerinde çalıştıktan sonra akla zarar bi keşifte bulunmuştur. Brodmann beynin 52 farklı bölümünün olduğunu iddia etmiş. Bu bölümlere “Brodmann’ın sahaları” adını verip 1’den 52’ye kadar numaralandırmış ve bu iddiası sıfır hata ile hala güncelliğini koruyor kardeşim. Tekrar ediyorum, henüz ileri görüntüleme tekniklerinin keşfedilmediği bir dönemde beynin hangi bölümünün vücutta hangi bölüm ile alakalı çalıştığını iddia ediyor Brodmann . Yine tekrar ediyorum, sıfır hata ile…. Evet.. Bakalım hangi Brodmann sahası ne işlev görüyormuş beyinde, kimisi yekpare bir işlevden sorumlu iken kimileri kombine olarak görev yapan Brodmann sahaları şöyle kardeşim;
Önce hepsini bir arada görelim;
Yukarıdaki şekil beynin korteks yani dış kısmını anlatıyor, aşağıdaki şekil de korteks kesildikten sonra içeride kalan alanı anlatıyor.. Sahaların numaralandırılması böyle işte kardeşim.. Şekilde görülmeyen sahalar ise daha iç kısımlarda konumlanıyorlar.
Şimdi gelelim ilgini çekeceğini düşündüğüm sahalar ve işlevlerine;
1,2 ve 3. Sahalar ;
Dokunma duyusunun algılandığı alan burası. “Birincil Dokunsal Alan” diye adlandırılıyor. “Beyin Dili Programlama” yani “NLP” konulu yazılarda insan çeşitliliği görsel-işitsel-dokunsal diye kategorize ediliyor kardeşim. Görsel olanların kendilerine has, dokunsal olanların kendine has, işitsel olanların kendine has özellikleri belirlenmiş bu yazılarda. Bu kategorinin geniş açıklamasını başka bi yazımda elimden geldiğince anlatıcam sana, konumuzla alakası şu; acaba dokunsal insanların 1 2 ve 3. Brodmann sahaları diğerlerine göre daha gelişmiş olabilir mi????? Araştırmak lazım. Bu konuda varılmış bir yargı yok.
4. Saha ;
Birincil motor alan denilen bu saha ‘motor hareketler’ dediğimiz; iskelet ve kas sistemimizin istemli
hareketlerini kontrol ediyor kardeşim. Burada görülen bir hastalık (tümör, travma vs.) istemli hareket etmemizi engelliyor. Felcin pek çok sebebi var tabi; lokal sinir iletiminin durması bunlardan biri, fakat bu bölgede (4.Saha) kan akımının durması bile, beslenmesini durduracağından istemli hareket fonksiyon bozukluğuna ve dolayısıyla felce sebep olabiliyor. Yüksek tansiyon hastalarında ya da kolesterolü yüksek kimselerde damar tıkanıklıkları böyle riskler taşıyabiliyor ne yazık ki..
5. Saha:
Bu alanın çok ilginç bi özelliği var kardeşim. Dokunma duyusuyla kombine bi işlevi var. Bu saha
dokunduğumuz şeyleri tanımamıza yarıyor. 1,2 ve 3. sahalar dokunmamızı sağlıyordu, 5. sahada bir
hasar meydana gelirse ve birincil dokunsal alan sağlığını korursa, örneğin biz kaleme de kağıda da
dokunabiliriz fakat hangisinin kalem hangisinin kağıt olduğunu anlayamayız. Bu alana “dokunsal
ilişkilendirme alanı” deniyor.
6. Saha;
İstemli kas hareketlerinin kontrolüne katkısının yanında, soyut düşüncelerimizde bu bölgenin aktif
çalıştığı görülüyor kardeşim. Hayallerimizi alın kısmımıza tekabul eden bu 6. saha sayesinde kuruyor olabiliriz anlayacağın. Ne kadar heyecan verici! Ama kesinlik kazanmamış henüz bu fikir. Bil istedim yine de.
7. Saha;
Bak bu saha da en az 5. saha kadar ilginç. Bu alan da görme fonksiyonumuza katkıda bulunuyor. Asıl görme merkezimize değinicem ama bu saha sayesinde gördüğümüz cisimlerin zamana ve uzaydaki konumlarına göre sıralamasını yapıyoruz kardeşim. Perspektif anlayışımızı bu sahaya borçluyuz anlayacağın. Bu bölgede oluşan bir hastalık uzaktan gelen cisimlerin hızını, yakınlığını, uzaklığını fark etmemizi ne yazık ki engelliyor. Düşünsene, sadece bir cismin yakında ya da uzakta olduğunu anlayabilmek bile aslında ne kadar önemli , değil mi kardeşim.. Hepimiz birer evreniz gerçekten….
8. Saha;
Burası görmeyle ilgili asıl alanımız işte. Sonradan yapılan çalışmalarda fark edilmiş ki (yani bunu
Brodmann gerçekten tespit edemezdi diye düşünüyorum) kararsızlık anımızda bu bölge faaliyete
geçiyormuş. Karar vermemizi sağlıyomuş. Hatta, “Demek ki kararsız olduğumuzda özgürce karar
vermiyoruz, bunu 8. sahamız sağlıyor” diyen bi görüş var. Saygıyla reddediyorum bunu ben
kardeşim J neticede her türlü işlev, duyu, duygu ve düşüncemizi beynimizin bir bölümü sayesinde
oluşturuyoruz neden 8. Alanımızı dışlayalım ki , o da bizim neticede! Neyse bu alanla ilgili yazının
sonunda ikimizi de rahatsız edicek bi konuya değinicem ne yazık ki kardeşim. Diğer alana geçeyim
şimdilik..
9. Saha;
Bu saha çok ilgimi çekti kardeşim, çünkü şefkat duygusu bu alanla ilgiliymiş. Resimde görülen bu alandaki bir bozukluk insanı şefkatsizleştiriyor, düşünsene!!! Ayrıca bu bölgenin işlevleri içinde sosyal yargılara varma, amaçlı davranışlarda bulunma gibi düşünsel başka fonksiyonlar da var.. Hatta dürüstlük-yalancılık ayrımlarını ve tercihlerini yapan alan da burasıymış. Burada dereceli bi hata olduğunda istese de yalan söyleyemiyor demek insan!
Farmakolog olursam bilinçli dürüstlük-yalancılık işlevini inhibe edicem kardeşim! Herkes bilinçsizce dürüst olsun fena mı?
10. Saha;
Bu alan hakkında çok az şey biliniyor fakat o bilinenler bile üstünde günlerce düşünmeye değer,
hafıza ve anı merkezi burası kardeşim. Şu merkezin küçüklüğüne ve içine neler sığdırdığımıza bi
baksana… Söyleyecek söz bulamıyorum… Çeşitli psikiatrik hastalıklarda da tahrip olduğu tespit edilen bu alan beli ki kişilik farklılıklarıyla da alakalı kardeşim.. Zira normal bi hayat sürerken bir anda ciddi kişilik bozukluğu yaşayan bir hastanın, “frontal lobunda bi kitle olabilir” diyip gerekli ölçümlerini yaptıktan sonra ilgili bölgede tümör tespitini yapmış değerli bi anatomi profesörü tanıyorum, ona da bu vesileyle sevgimi sunuyorum.)
Evet kardeşim beynin tüm fonksiyonlarını anlatmak benim harcım değil, ben sadece ilgimi çeken
birkaç noktaya değinmek istedim. Yine de 52 sahanın işlevini http://en.wikipedia.org/wiki/
Brodmann_areas adresini inceleyip öğrenebilirsin. Ama asıl merak ettiğim Brodmann’ın tek tek
işlevlerini ve lokalizasyonlarını söylediği bu alanları nasıl tespit ettiği… Hoşuna gitmeyecek demiştim; 8. sahayı düşünmeni istiyorum.. Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra pek çok psikiatri kliniğinde nörolog olarak çalışmış Brodmann herhangi bir görüntüleme yöntemi olmadan 8. sahayı nasıl tespit etmiş olabilir? Dahası, bu alanın görmeyle ilgili olduğunu nasıl iddia edebilir? Dahası, bu iddiası nasıl tamamen doğru olabilir ve hala doğruluğunu koruyabilir. İnsanın aklına ilk anda hiç hoş şeyler gelmiyor.. Hani Hannibal’i düşünmeden edemiyorum desem yalan olmaz. Psikiatri kliniğinde yatan, yeterli derecede düşünemeyen ve kendini savunamayan insanları gönülsüzce kobay gibi kullanmış olması fikri beni çok rahatsız ediyor. (Bu arada bir konuya değinmek istiyorum; ‘kobay olarak’ demiyorum , ‘kobay gibi’ diyorum kardeşim, kobay laboratuar faresi-sıçanı demek, bir insanın fare olma ihtimali yok malum, bu anlatım bozukluğu haklı olarak işin erbablarını rahatsız ediyor. Bu vesileyle, beni bu konuda aydınlatan Farmakolog Demet hocama da teşekkürlerimi borç bilirim) başka bi çaresi olmalı, başka bi şekilde keşfetmiş olmalı diyerek algıda seçici bi araştırma yaptım. ‘8. sahanın keşfi için kaç göz ziyan olmuştur acaba’ fikri içimi kemirirken neyse ki Brodman’ın araştırmalarını; ‘Nissl Boyası’ denilen sinir hücrelerini ortaya çıkarmakta kullanılan bir boyayı kullanarak, maymun beyinleri üzerinde çalışarak yaptığını öğrendim, ilk öğrendiğimde içime su serpildi tabi, ne var ki beraberinde maymun beyinlerindeki sahalarla insan beynindeki sahalar arasındaki benzerliğin çok az olduğunu da öğrendim.. Bu bilgiler neticesinde, Brodmann’ın bizi bu kadar net aydınlatması için hastalarını da kullanmasından başka bir yol olmadığını anladım kardeşim.. senin aklına başka bir ihtimal geliyorsa bunu lütfen bana söyle. Ben nasıl yapar bunu, etik değil, ahlaklı değil, diyecek bilirkişi değilim, haddimi bilirim elbette. Ama hiç sorgulamamayı, hiç düşünmemeyi de şiddetle reddediyorum.. Ve o can alıcı soruyu soruyorum kendime; BEN YAPAR MIYDIM? Yazının başından beri bu soruyu sen ( ve kim okuyosa bu yazıyı senden başka) de sormuşsundur eminim.. Kaç insan olduğunu tahmin edemiyorum bile! Evet bi avuntum var; beyin hücreleri ağrı iletimi yapmıyor, yani Brodmann ‘gönülsüz’ün beynini incelerken canını acıtmıyor , ama ne önemi var ki bunun, onca felç- körlük-sağırlık ve bunun gibi pek çok korkunç sonucun yanında.. Bir yandan onca insan sağlığını feda etmek, diğer yandan onca insan sağlığını kurtarmak.. Ben yapar mıydım? Sen yapar mıydın? Ben yapmazdım kardeşim… Hayatımı; insan beynini, görüntüleme teknikleri olmadan , insan sağlığını feda ederek tespit etmekle geçireceğime, görüntüleme tekniklerini geliştirmek için harcardım.. Beyin fonksiyonlarını delice merak etsem de ilk adımı bu şekilde atardım.. Geçmişi değiştirmenin bi yolu yok elbette.. Fakat sorgulamak lazım yine de, düşünmek lazım.. Hiç bir şey feda etmeden öğreniyoruz
şimdi geçmişte keşfedilenleri, üstüne üstlük birde şımarıklık edip öğrenebileceğimiz diğer keşifleri de öğrenmeyi tercih etmiyoruz.. Bu yüzden işte keşiflerle, bilimle alakalı her şey , yalan yanlış yorumlar dahil baş tacı benim için.. Muhakkak sorguluyorum çünkü. Ah benim canım kardeşim bunları seninle paylaşmak ne güzel… seviyorum seni canım benim..
Didem
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa