Denetim Odağı
"Denetim odağı, bireylerin yaşadıklarının ortaya çıkış nedenleri konusunda sorumluluğu kime ve neye yüklediği ile ilgili bir kavramdır. " demişler. Bu yaklaşım, yaşadıklarını ne kadar kontrol edebildiğini düşündüğünü de gösteriyor aslında.
Bu yaklaşım; kişinin bakış açısını 2'ye bölmüş, ancak bir kişinin bir uçta olması pek mümkün değil, ama birinden birine daha yakınsa, kişi o yaklaşımla anılıyor.
Bu iki farklı bakış açısı (denetim odağı) aşağıdaki gibidir:
1. Dışsal Odaklı Denetim: Kişiler yaşanan olaylardan kendilerini sorumlu tutmazlar, dışsal faktörlere bağlarlar yaşananları.
2. İçsel Odaklı Denetim: Kişiler yaşanan olayların kendilerinden kaynaklandığını düşünürler.
Kabaca açıklaması bunlar kardeşim, tabii ki insanın aklına itiraz edilecek pek çok konu geliyor. bu sebeple odak değişiminden de bahsedeyim;
- İnsan kendisine karşı içsel odaklı olabilirken başkasına karşı dışsal odaklı olabilir mesela (Denetim odağının değerlendirilen kişiye bağlı olarak değişmesi)
- İnsan farklı olayları farklı bakış açısıyla değerlendirebilir (Denetim odağının değerlendirilen olaya bağlı olarak değişmesi)
- İnsanların zamanla denetim odağı değişebilir, içsel odaklıyken, dışsal odaklı bakış açısına kayabilir. (Denetim odağının zamana bağlı olarak değişmesi, burada da dış faktörler etkili tabi)
Şimdi, örneklerle anlatalım olayı; (Örnekler, Prof.Dr. Nuri Bilgin'den alıntıdır)
Bir kaza gördün; yaptığın yorum "Adam hatalıdır" (içsel odaklı yaklaşım) , "Yolda hata vardır" (dışsal odaklı yaklaşım)
Çalışanlardan birisi işe geç geldi; "Uyuya kalmıştır" (içsel odaklı) , "Trafiğe takılmıştır" (dışsal odaklı)
Yapılan araştırmalar, içsel odaklı ve dışsal odaklı kişiler arasında bazı farklılıklar olduğunu gösteriyor;
- İçsel odaklı kişiler emniyet kemerini takmaya özen gösterirken, dışsal odaklı kişiler daha az önem veriyorlar kemer takmaya.
- İçsel odaklı insanlar sigara-alkol tüketimine daha az meyilliyken, dışsal odaklı insanlar daha meyilli oluyor (burada Nuri Hoca " dışsal odaklı kişi, içkiyle kendisi arasında bir bağlantı kurmuyor" diye açıklamııştı durumu)
- İçsel odaklı insanlar karşılaştıkları olayları kendi çabasıyla aşmaya gayret ediyor, dışsal odaklı insanlar olayları kadere, şansa bağlıyor.
- İçsel odaklı kişilerin tartışma sırasında daha aktif olduğunu, kendi düşüncelerini savunmada daha az çekimserlik gösterdiklerini bulmuşlar.
- İçsel odaklı kişilerde özgüvenin daha yüksek olduğunu gözlemlemişler.
- İçsel odaklı kişilerin, dışsal odaklı kişilere kıyasla kalp hastalıklarına daha az yakalandıkları ortaya çıkmış.
Burada da itiraz edilecek pek çok durum var bence, buradaki araştırmalar bir kişiyi bu iki sınıftan birine sokarak gerçekleştirilmiş, bu bilgiler de kuşkusuz işe yarayacak bilgilerdir, çünkü yapılan araştırmalar sonucu elde edilmişler. Yine de itiraz edilebilir.
ATIF HATASI:
Burada atıftan kasıt, kişinin karşılaştığı durum için bir neden sonuç ilişkisi kurmasından kaynaklanır. Bu ilişkiyi içsel sebeplere bağlarsa içsel odaklı, dışsal sebeplere bağlarsa dışsal odaklı diyorduk hatta.
- Başkalarını yargılarken, çoğunlukla kişiyi suçlama eğiliminde (içsel odaklı yaklaşım) olduğumuzu tespit etmişler. Örneğin; bir kişi yaptığı işte başarısız olduğunda, suçu o kişide bulma. Örneğin, gelir düzeyi düşük bir yerde yaşayan gencin hırsızlık yapmasında, kişiyi suçlama ("burada kişinin ekonomik koşulları ve içinde bulunduğu toplumun kültürel yapısı da incelenebilir ancak o zaman çocuğun suçsuz olduğu sonucuna bile varabilirsin. Bu sebeple insanlar kişi odaklı yaklaşıyorlar" dedi Nuri Hoca)
- Bilgi İşlemede yetersizlik: Olayları değerlendirirken yeterli bilgiye sahip olamaman sonucunda hatalı bir atırfta bulunma. Örneğin: Çocuğuna bakmakla yükümlü bir annenin, başına gelen kötü olaylar sonucunda mafyanın elinde hayat kadını olarak para kazanması (Bu uç örneği ben verdim, tartışılabilir.)
Doğru olan, içsel ve dışsal sebeplerin birlikte düşünüldüğü durumdur bence.
İnsan yakın ilişki kurduğu kişilerle ilgili içsel odaklı değerlendirme yaparken, uzaktaki insanlarla ilgili dışsal odaklı değerlendirme yapıyor olabilir. Zaten sana uzak olan insanın davranışlarını ancak dışsal odaklı değerlendirmeyle yorumlayabilirsin, o da kuvvetle muhtemel eksik bir yorum olur.
Birbirine yakın insanlarda, içsel odaklılık tehlikeli olabilecek bir durumdur, tarafsız değerlendirme gücünü yitirirsin sevdiğin insanlarda, daha çok çilesini çekersin, yalanına göz yumarsın hatta bazı durumlarda. Bu sebeple, bence içsel veya dışsal odaktan birini seçip, bu iyidir demek hatalı olabilir. Belli durumlarda içsel odaklıyken, belli durumlarda da dışsal odaklı olabilir insan.
Nuri Hoca'nın verdiği başka bir örnek; fabrikadan ekonomik sebeplerle işçiler çıkartılıyor.
Önceden 3 kişinin yaptığı işi artık bir kişi yapıyor. Yönetsel yönün kuvvetliyse, bu durumda tek kalan işçiyi suçlarsın " SEN yapamıyorsun, yeterince çalışmıyorsun" dersin işçiye, başka türlüsünü söylesen zaten iyi bir yönetici olamazsın.
Kısacası, rekabetin çıldırdığı noktada, yöneticiden beklenen tavır, tam da dışsal odaklı olmasıdır. Zordur, insan bir süre sonra, başkalarını suçlamaktan kendisini düşünemez, kendi hatalarını göremez hale gelir.
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa