Gruba Uyma - Sosyal Etki
SOSYAL ETKİ: Öncelikle sosyal etkiden kastımız, birimin içinde bulunduğu gruptan etkilenmesidir.
(NOT: Dersten öğrendiğimle, birey-toplum arasında bir bağlantı kurmaya çalıştım,ama Nuri Hoca böyle bir bağlantıyı kurmak doğru olmaz diyor, biz küçük gruplardan bahsediyormuşuz. Sonradan bana da mantıklı geldi, bir kişiden milyarlarca kişiye gitmektense, 1 kişiden yüzlerce kişiye gütmek daha mantıklı.)
Biz bu başlık altında, bireyin gruba uyma nedenlerini inceleyeceğiz. Bunun için 3 temel neden bulunmuş.
1. İnformatif etki: Muzafer Sherif'in yaptığı bir deneyin sonucunda bu bilgiye ulaşılıyor. (NOT: Bu adam İzmir Ödemiş doğumlu, sonradan ABD'ye yerleşmiş.
Amerika'ya yerleşmesinden önce, Sherif kominist olmakla suçlanmış, bir dönem hapse girmiş. Dışarıdan baskılar gelince kendisini bırakmışlar, o da bu olayların üzerine ve ABD'nin çağırması üzerine ülkeyi terk ederek oraya yerleşmiş, orada emekli olmuş.) Deneyin adı "Otokinetik etki deneyi " olarak geçiyor.
Otokinetik etki deneyi: Didemciğim, Otokinetik etki, (otokinezis olarak da biliniyor) ilk kez yıldızları izlemekle görevli bir Rus memurun, yıldızların hareket ettiğini söylemesiyle ortaya atılmış bir kavram. Zifiri karanlık bir ortamda noktasal bir ışık kaynağının (yıldız ışık kaynağı değil ancak ışığı yansıtması de yeterli bir durum) izlenmesi sırasında, bir göz yanılması olarak, ışığın hareket ettiği düşünülür. Buna sebep olarak da, insan beyninin hareketi tanımlayabilmek için her zaman bir referans noktasına ihtiyaç duyduğunu, bu karanlık ortamda da referans bulamadığı için, gözün yanılsama yaşadığını söylemişler (göz kaslarıyla ilgili bir açıklama da yapmışlar hatta.)
İşte Muzafer Sherif de bu etkiden yararlanmak istemiş ve 3 aşamalı bir deney planlamış. Karanlık bir oda ayarlamış, bu odanın içine de sabit bir noktasal ışık kaynağı yerleştirmiş. İlk aşamada denekleri odaya teker teker almış ve birinin diğeriyle ilteişim kurmasına engel olmuş. Deneklerin yorumlarını incelemiş, ışığın 10-15 cm oynadığını söylemişler, kimine göre dairesel kimine göre de aşağı yukarı hareketler yapıyormuş. Deneyin 2. aşamasında denekleri grup halinde içeriye sokmuş, çıkan deneklerin ifadeleri, bir merkeze yaklaşma eğilimi göstermiş ve ışığın sapması da kendi ifadelerine göre azalmış. 3. aşamada ise denekleri tekrar bireysel olarak içeriye sokmuş. Denekler, çıktıklarında, ikinci aşamada aldıkları kararı savunmaya devam ediyorlarmış.
İşte deney bundan ibaret. Ben bu deneyi Örgütsel Davranış dersinde görmüştüm; ancak hocanın yorumlarını daha önce duymadığıma eminim :)
Muzafer Sherif, bu deneyden şu sonucu çıkarmış, fiziksel belirsizlik ortamında, bireyler içsel bir kıyas noktası geliştirir. (1. aşamanın sonucunda yapılan yorumlar, bireylerin içsel kıyas sonuçlarıydı.). Bir grupla birlikte olduklarında ise, diğerlerinin ölçü noktasını refenrans alırlar (2. ve 3. aşama).
Hocanın yorumu: Belirsizlik durumunda, insanlar bilgilerini temellendirme nedeniyle etrafındaki insanlara uyar.
Nuri Hoca, buradaki durum için şu cümleyi kullandı "Bu tanımda, insan soylu bir portre çizmektedir; çünkü uyma davranışının temeli insanın bilgilerini sağlam temele oturtma çabasına dayanır."
YORUM: Bence, bu durumu din için de uygulayabiliriz. Hiç bir şeye inanmayan ve kendisi gibi düşünen başka bir insan bulamayan birey, dini inanışı güçlü bir grupla karşılaştığında onlara kolaylıkla uyabilir. Çünkü dinsizlik belirsizlik durumudur. Hatta insan bu belirsizlik ortamından kurtulduğunda da rahatlayacaktır. Kısacası dine olan bağlılığımızın kuvvetli bir tarafı, belirsizliği belirgin hale getirme çabamızdan kaynaklanıyor olabilir.
2. Normatif etki: Bu etkiyi de Solomon Asch adında bir bilimadamı araştırmış.
(Not: Bu adam da Polonya'lı bir sosyal psikolog. 1953 yapılmış bu deney.) bu deneyi de youtube'dan izleyebilirsin : http://www.youtube.com/watch?v=TYIh4MkcfJA video çok zevklidir :) ancak yine de deneyi kabaca anlatayım. Burada sahte denek kullanmış, kısaca denek gibi duran ancak Asch ile anlaşmalı olan denekler. Bu sahte deneklerin arasında da bir adet gerçek denek mevcut. Sahte denekler ilk turda kendilerine sorulan net bir soruya doğru yanıt verirken, ikinci turda kasten yanlış yanıt veriyorlar. Deney, bu koşullar altında gerçek deneğin tavrını inceliyor, gruba uyacak mı uymayacak mı diye. sonuçta gerçek denek doğru bildiğinden vazgeçip, sahte deneklerle aynı cevapları veriyor.
Bunun üzerine Asch demiş ki: "Demek ki, fiziksel durumların kesin olduğu ortamlarda da insanlar gruba uyabilirler." Böylece Sherif'in deneyinden farklı bir durum ortaya çıkmış; çünkü o deneyde giziksel koşullar yetersizdi.
Hocanın yorumu şu şekilde: deneyin birinci aşamasında güveni kazanılan denek, sonraki aşamalarda gruba uymuştur. Dolayısıyla gruba uyma davranışında, bazı şeylerden yoksun kalma ihtimali veya bazı ödüllere kavuşma ihtimali de önemli bir etkendir. Bu gibi durumlarda, birey gruba uyabilir.
Bu yaklaşıma Normatif etki denilmesinin sebebi ise, bireyin grup normuna katılmış olmasıdır. (NOT: Norm: standart, kural, toplum gelenekleri olarak anlaşılabilir)
Normatif etki: şöyle yapmalıyım, böyle dememeliyim gibi cümlelerle tanımlanabilir, bir dayatma sonucu ortaya çıkar.
Bu konuyla ilgili olarak Conformity (Konformite: dilimize uygitsincilik olarak çevrilmiş) konusuna da değindik, bununla ilgili http://www.youtube.com/watch?v=OC_JfCWYnTQ&feature=related videosu oldukça güzeldir. Bu durumu Nuri Hoca "ortak biçime girme "olarak anlattı. Normlarla ilgili başka bir yazı yayınlayacağım.
3. Duruma göre uyma etkisi: Bu tanımlamaya göre de, "uyma"nın duruma bağlı olduğu söyleniyor. Bu aşamaya gelene kadar pek çok çalışma yapılmış ve bunların sonucu olarak, gruba uymanın: işin zorluğu, etkilenmek istenen kişinin yalnız veya bir topluluk içinde oluşu, etkileyecek mesajın veriliş şekli, etkileyen kişi ile etkilenen kişi arasındaki ilişki, etkilenmeye çalışılan grubun büyüklüğü, etkilenmeye çalışılan bireyin kişilik özellikleri, zekası, içe dönük veya dışa dönük oluşu, cinsiyeti, eğitim düzeyi vd.
EK olarak belirtmek isterim, Nuri Hoca dersin sonunda, gruba uyma veya uymama davranışlarının bir erdem olmayacağını söyledi. İsyanın anlamı yok diyor yani, oysa neler geçiyordu aklımdan :)
NOT: Burada geçen konularla ilgili yazdığım yorumları Prof.Dr. Nuri Bilgin'in dersinde edindiğim bilgiye göre yazdım. Kendisinin bu sayfadan henüz haberi yoktur ve ben de dersten anladığım kadarıyla, Nuri Hoca'nın "Sosyal Psikoloji" kitabından alıntı yaparak ve biraz da internetten araştırarak bu yazıyı yazdım. Hata varsa lütfen uyarınız.
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa