Sömürme Sanatı
Kişiyi sömürüye açan temel duygu, bence korkudur.
KORKULAR
İnsan, haliyle başarısız olmaktan, çok şişman olmaktan, yanlış yapmaktan ve daha bir çok şeyden korkar. Bu korkusunu da açıklamaktan genellikle çekinir; başkalarının onu dışlayacağını düşünebilir.
İşte, kişinin duygularını sömürmenin, kişiyi manipüle etmenin en ince yolu da buradan geçer; sömürücü, sizin bu korkunuzu bilir ve bunu açıkca ifade eder:
"Çok şişmansın, kendine bir bak, kimse beğenmez seni bu halinle"
"Senin aklın ermez bu işlere!"
"Biraz aklın olsaydı, bugün çok daha zengin olurduk"
"Yaşlandın artık, senin elinden gelmez böyle işler"
"Sen psikolojik hastasın, bu kıskançlığın hastalığından ileri geliyor, bir psikiyatriste görün" (Bu ve benzerlerini çok duydum, çok işe yarıyor, söylemeden geçemeyeceğim! )
İşte bu cümlelere eğer karşılık veremiyorsanız, bilin ki, sizde de bu konuyla alakalı bir korku vardır, bu korkunuza da yenik düşmüşsünüzdür.
Bu korku bazen "başkalarının bilmesinden korkma" olabilir. Başkalarının bilmesini istemediğiniz bir hikayeniz, özelliğiniz, sırrınız varsa eğer; şunu bilin ki, sömürülmeye açık davetiye çıkartmış durumdasınız!
Bununla ilgili bir örnek vereiym; gizli aşk! Gizli aşk, eğer iki taraf için de memnuniyet vericiyse, sorun yok. Ancak ya bir taraf gönülsüzse ? Ya bir şekilde o koşullara sürüklenmişse, ya tehdit altındaysa, ya karşısındaki kişi otoriterse, ya aslında aşık değilse de bir an için bir boşluğa düşmüşse vs.? O zaman o gönülsüz olan kişi, iliklerine kadar sömürülür haberiniz ola! Çünkü, başkalarının öğrenmesinden korkar hale gelir. Bu durumdan, bütün bir hayatınızı yakmak pahasına kurtulma yolları arasanız iyi edersiniz.
SEVGİ
Birini seversiniz ve onu sevdiğiniz için, onu kaybetmek korkusuyla (Yine mi korku?? ), o kişinin bazıisteklerini gönülsüz de olsanız kabul edersiniz.
"Aşkım, beni seviyorsan gelirsin"
"Hayatım benim, benim için bu kadarcık bir şeyi yapmayacak mısın yani, ne istedim ki?"
"Aşkım beni hiç kıramaz, de mi aşkım?"
"Benimle konuşmazsan kendimi öldürürüm"
"Ya benimsin ya kara toprağın"
Sevdiğiniz insanı kaybetmemek adına, onun huyuna gidersiniz. Bu cümlelerin altında, sizin bilincnize önceden işlenmiş " yapmazsan terk ederim, beni kaybedersin" korkusu vardır. Aslında, bu duygu sömürüsü üzerimizden kalktığında şunu görürüz, belki de hiç bir zaman sevmemişizdir o kişiyi, hem de hiç. Belki de nefret ederiz sonra o kişiden. Duygu sömürüsü altındayken doğru karar veremeyiz emin olun, yargılarımız doğru değildir, kararlarımız mantıklı değildir çoğunlukla.
Söylüyorum, siz eğer bu koşullarda, ortama uyum sağlıyorsanız, hayatınızdaki kişi sizin duygunuzu sömürüyor olabilir.
Başka bir örnek:
"Annesinin kuzusu o , annesini hiç kırmadı, bugün de kırmayacak"
"Babana böyle mi davranacaksın şimdi, bunca sene okuttum, bu muydu karşılığı"
Son örnek daha çok tehdit içerikli, ancak burada da sizin korkularınız ön planda... Anneye bir "of" diyen cehennemde cayır cayır yanar mı acaba?
Hatta öğretmen öğrenci ilişkisinde, çok saygı duyduğunuz hocanız veya öğrenciniz tarafından duygularınız sömürülmeye ve yönlendirilmeye açık hale gelebilir. Bu duygu, saygı duyulan kişiye, karşısındakini yönlendirme hakkını verebilir. Buradaki sorumluluk aslında, yaşı ve deneyimleri gereği daha çok öğretmendedir.
FİZİKSEL SÖMÜRÜ
Bu da kadınların, çocukların ağırlıkla karşılaştığı bir durum... Taciz, tecavüz, dayak, ne kadar pislik varsa hepsi bunun içindedir.
Bunlar, sizin kesinlikle elinizde olmayan şekillerde gerçekleşiyorsa, bu durumu atlatmak için kıymetli bir çaba harcamak gerekir. Ama benim değinmek istediğim konu bu değil esasında.
Burada, duygusal sömürüyle başlayıp fiziksel sömürüye uzanan koşullardan bahsetmek istiyorum. Duygusal sömürüye açık insanlar, fiziksel sömürüye de açık hale gelirler. Duygularınızı sömüren kişinin zaten sizden bir çıkarı vardır, o hakkını da tepe tepe kullanmak ister.
Fiziksel sömürünün başka bir boyutu ise dayaktır. Aile içi şiddette, duygusal sömürü olmak zorundadır, ailenize duygusal olarak bağlı hissedersiniz, başkalarının duymasından korkarsınız, babanıza annenize yanlış yapmaktan korkarsınız, terk edilmekten korkarsınız vs.
DİNİ DUYGULAR
Dini duygular, oldukça temel bir korkudan beslenir: Allah korkusu.
Burada ben kişisel görüşümü bildireyim, Allah kavramı korkulacak birşey olmamalıdır, ne yazık ki günahlar, sünnetler, caizler, sevaplar olduğu sürece, insanoğlunda da cehennem korkusu olduğu sürece, bu süreç böyle işler.
Biraz daha mantıklı davranırsak, dini duygularımızı başka kullara sömürtmeyiz, kendi inancımızı kendi içimizde yaşarız. Ancak yine de bu konu çok tehlikelidir. Beş yaşındaki bir çocuk, kendisine günah yazılabilecğinden korkarak başını bağlayabiliyorsa eğer, bu dini duyguların sömürülmesiyle olmaktadır. Dikkatli olmamız gerekiyor.
VATAN MİLLET SEVGİSİ
Bu da sevginin içindedir ancak bunu ayrı bir başlıkta incelemek lazım, çünkü bu duyguları sömürecek çok keskin cümleler hepimizn kulağına gelmiştir:
"Vatanını seven gelsin"
"Milletine değer veren bunu yapmaz"
"Bu vatanın evlatları bu topraklar için canını verir"
Bu cümleler, bizlerin duygularını sömürmeye çok çok açık cümlelerdir. Burada başka dinamikler de girer işin içine, korku daha da büyür. Gruplaşmalar olur, dışlamalar olur, şiddet olur vb.
Kendi duygularınızı tartmak yerine, başkalarının söylemleriyle hareket ediyorsanız dikkatli olun, duygularınız sömürülüyor olabilir.
SÖMÜREN KİŞİ AÇISINDAN
Sömüren kişinin belli ki kendince sıkıntıları vardır. Elde etmek istediği nesneye, kişiye o kadar odaklanmıştır ki, o yolda giderken her hamle mübahtır.
Bazen verdiği zararın farkında olmayabilir; belki kendisinin de duyguları sömürülmüştür bir başkası tarafından, o da bu davranış şeklini öğrenmiştir, böyle yaşıyordur.
Bazen, gayet de farkındadır yaptığının, herşeyi planlar, muhtemelen sizden önce de başkalarında uygulamıştır. Hatta belki de yaptıklarını artık sıradan buluyordur.
Sömüren kişi; öğrenilmiş çaresizliğin ne olduğunu öğretir size; size yetersiz, güçsüz, akılsız, aciz olduğunuzu hissettirir.
SÖMÜRÜLENİN KURTULUŞU
Herşeyden önce, sömürüldüğünü fark etmelidir, ki inanın bu bazen bir ömür alabilir ve çoğu kişi için çok zordur bu kararı vermek. Benim başıma gelmez diyor insan, kendisine yakıştıramıyor sömürülmeyi, kim yakıştırır ki?
Sonrasında, korkunuzu, sizi kısıtlayan duygunuzu bulmanız gerekir. "Neden sömürülüyorum?" sorusunun cevabıdır bu duygunuz.
Ve gerektiğinde köprüleri yakabilmeniz gerekir.
Size bu duyguları hissettiren, sizi sömüren kişi, size kıyasla bambaşka bir hayat yaşamış olabilir, size göre daha çok veya daha az eğitim almış olabilir, sizden daha çok veya az bilgiye de sahip olabilir, size kıyasla dinine daha çok veya daha az bağlı olabilir. Bu durumlar sizi şaşırtmasın.
Ben, duygusal anlamda iliklerime kadar sömürüldüğüm ve bunu ancak, sömürüden kurtulduktan aylar sonra (12 aydan fazla!) fark ettiğim bir durumla karşılaştım. En azından o hissi tanıdım ve artık onu tekrar hissettiğimde bunun ne olduğunu anlayabiliyorum. Yaşanan her olaydan, yapılan her hatadan insan birşeyler öğreniyor.
O hissi tarif edebilir miyim bilmiyorum: sanki bir girdabın içinde hissediyorsunuz kendinizi, girdap dönüyor ve siz gidiyorsunuz, ellerinizdeki ipler kaçmış, hayatı oluruna bırakmışsınız, düşünmekten yorulmuşsunuz, "ne oldu şimdi, ben anlamadım ki" sorusunu soruyorsunuz kendinize...
Bu duyguyu tanıdığımı zannettiğim bugün bile, artık duygularımın sömürülmesine izin vermeyeceğimi söylersem büyük bir aptallık yapmış olurum; çünkü sömürünün çeşitleri çoktur, kesin sınırları yoktur, kişinin içinde bulunduğu duruma tarafsız yaklaşması zordur vd.
NOT 1: Bu yazı bilimsel olmaktan çok uzaktır, youtube daki "emotional abuse" başlığı altında 2 videodan faydalandım, kalanını da kendimce tamamladım. Kendimce kesinlik içeren görüşlerdir, bir başkası deli saçması olarak değerlendirebilir. Yine de sömürünün ne şekilde yapıldığıyla ilgili her insan bir fikir sahibi olmalıdır, buna inanarak yazdım bu yazıyı. Doğru veya yanlış, siz karar verin.
NOT2 : Didemciğim, düzeltmeler için sana çok teşekkür ederim:)
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa