Ölüm Utancı
Yine mi, sen de mi?
Ve sonunda ben de öleceğim!
Neden yaşıyorum diye sorgulamaya utanıyorum, sorgulayan sorgulamayan herkesin sonu bu.Hem de, üzülüyorum, üzüldüğüme utanıyorum, seviniyorum sevindiğime.
Toprakla buluşan buz kesmiş bedenler, dualar, mevlütler, helvalar... Utanıyorum bu gidenin üzerini örten kalın yorgandan, çocukları annelerinden babalarından ayıran kaderden.
Beni hayata bağlayan değerli insanların yüzlerine bakmaktan, sevdiğim şarkılardan, şiirlerden, yerlerden utanıyorum.
Senin gibi, su dolu çatlak bir testi gibi içim boşalıyor, hayat anlamsızlaşıyor, utanıyorum yaşamaya.
Üstelik, sorgulatmıyor hayat bu olanları, kabullenmen için ziyaretine gelen komşuları, onların başsağlığı dileklerini. Yutulur hale getiriyorlar bu pis kokan lokmayı.
Zaten sen kimsin, ben kimim? Kimdir bu kâfir, onun hikmetinden sual eden kimdir, demezler mi bana?
Ama, ağlarken utanıyorum, gidenleri unuttuğumu hatırlayınca utanıyorum.
Ben hayatın bu halinden, seni beni alışından utanıyorum, ve, nefes almak, yaşamak için umarsız olmam gerektiğine utanıyorum.
Ölüyorum ben de, senin gibi, onun gibi, bu utançtan ölüyorum.
Beni yıkayacak, bana ağlayacak, tabutumu omuzlarında taşıyacak, üzerime toprak atacak, bana dualar sayıp gönderecek, lokmalar dağıtacak o yaşayanlar da ölecek.
Yaşayacak, yaşamın tadına varacak, belki de daha gözlerini bile açmamışken, bedeni soğuyacak.
Peki sonra? nedir bu düzen, sonrası nedir? Kimdir bu benimle kafa bulan?
Utan be kızım, utan, ne diyorsun sen, demezler mi bana, dinsiz bellemezler mi beni?
Benim elimi kolumu bağlayan bu insanlardan, kendimden utanıyorum , inanmıyorum işte o zaman hayata, ne sana, ne havaya, ne suya.
Bırakıyorum, yaşam öylece akıyor, ve gidiyor işte.
Yüzüme baksan, yanaklarım kızarmaz, başım öne düşmez, pişmanlık hissetmem, nedir bu utanç, nerededir? dersin
Utancımın hakkını veremiyorum, bundan utanıyorum.
Evla - 5 Kasım 2012
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa