Toplum ve İnsan
Aşağıdaki yazı, blog yazarlarının haricinde, başka birisi tarafından yazılmıştır, kendisi istemediği için adını söylemeyeceğim.
" Toplumların gelişiminin önündeki en büyük engel, insanların hayata bakış açılarıdır. Toplumu yönetenler, yönetimde kolaylık sağlamak için, insanlara bazı inançları veya ideolojileri, eğitim sistemini veya kitle iletişim araçlarını kullanarak öğretir ve onları inandırırlar, insanları bu inanç ve ideolojilerin mümüni, inananı haline getirir ve onların beyinlerine hazır reçetelerini koyarlar. Bu insan ve toplum mühendisliği mağdurları, artık en doğru ve en iyi olanı kendilerinin bildiklerine inanmaktadırlar. Bu reçeteler genellikle ve aynı zamanda yönetenlerin de inancıdır, dolayısı ile artık yöneten ve yönetilenler arasında çatışma yaşanmadan hayat devam eder, yönetenler bu durumdan uzun yıllar yararlanırlar.
Toplumlara sunulan inanç ve ideoloji reçetelerinde; hem insanın bütün düşünsel ve yaşamsal sorunlarında referans alacağı temel doğrular hem de bu düşünce ve inanç dünyasından çıkmasını nerede ise imkansız hale getirecek dünyevi, toplumsal veya mistik ödüller, cezalar, dayatma ve korkular bulunmaktadır. Ancak, dünyadaki bütün toplumlara aynı inanç reçetesinin verilmesi söz konusu olamazdı, iletişim yetersizliğinin sebep olduğu yerel farlılıklar, geleneksel yapı fakllıkları buna engel olmakta idi. İşte bu farklılıklar toplumları meydana getiren insanların bu inanç yapılanmasından farklı şekillerde etkilenmeleri sonucunu doğurdu. Toplumların yada insanların gelişmesinin en önemli motoru ve amili yani sebebi olan özgür insan beyni ve düşünsel yaratıcılıklarıdır. İnsan beyninin eğer septik yani şüpheci yönü zayıflatılmış ise rahatına düşkünlüğü diyebileceğimiz tembelliği fazlalaşmıştır, her sorunu yada olayı izah eden bir inanç yada ideolojik kabul reçetesi onu oldukça rahatlatacaktır. Yani bu inanç yada ideolojik yapının iyi planlanmış, mantık dokusunun iyi oluşturulmuş olması inanan insanın beynini o oranda tembelleştirmektedir.
Ayrıca bu inanç yada ideolojik yapı, dayatma ve korku da içeriyorsa, bu da inananların beyinlerindeki septik yapıyı oldukça zayıflatabilmektedir. Korkunun insan beyninin çalışması ile ilgisi çok ilginçtir; ani bir korku yaşayan insanın dilinin tutulması acaba neden kaynaklanmaktadır? Dil yani konuşma, düşüncenin bir ortaya çıkma biçimi eyleme dönüşmüş halidir, demek ki korku halinde beynin düşünme faaliyeti aksamakta, belki de bazı hallerde durmaktadır. Canlılar, ani tehlikelere karşı kendilerini koruyabilecekleri istem dışı savunma sistemine sahiptirler. Bir tehlike halinde, bu tehlikeden kaçıp kurtulabilmesi için, insanın kol ve bacaklarında kan dolaşımının arttığı bilinmektedir. Vücutta dolaşan kan miktarının sabit olması, beynimizin ise kanı pompalayan organımızdan yukarıda olması, tehlike halinde beynimizin yeteri kadar beslenememesi çok ilginç bir durumdur. Tehlike, insanın korku duygusu ile birlikte görülmektedir, insanların korkma hallerinde de bu zafiyetin yaşanması söz konusu ise, korku faktörünün, insanların ve toplumların gelişiminde ne kadar olumsuz rol oynadığını düşünmek gerekmektedir.
Kısacası, yukarıda bahsettiğim inanç ve ideolojik yapıların, insan beynini ve dolayısı ile düşünce kapasitesini etkileyen yönleri farklılıklar arzettiği için, daha az olumsuzluk içeren yapılarda insanların ve toplumların daha çok gelişmesi söz konusu olmuştur. Bu durum çok uzun ve sancılı süreçlerden geçse de sonuçta, iletişim imkanlarının elverdiğince, geri kalmış toplum ve insanlar üzerinde itici bir güç oluşturmuştur. Bu, eşitsiz gelişme; çatışmalar ve savaşlar sonucunu doğurmuş olsa da, geri kalan toplumlarda insanoğlunun beyninde şüphe uyandırarak, gelişme sürecinin kapısını aralamıştır.
Günümüzde, internet, iletişimi yatay ve düşeyde insanı ve toplumu çok ileri boyutta etkileyecek hale gelmiştir. Yatayda çok yaygın bir hal alması, bilgileri yüz milyonlara anında ulaştırabilmesi, düşeyde ise en uç düşünce ve fikirleri ihtiva edebilmesi insanlara çok büyük imkanlar sunmaktadır. Toplumları yöneten kesimlerin, internet kullanımını pahalı kılarak yatayda, çeşitli sebep ve biçimlerle de filitre ederek düşeyde zayıflatmak ve etkisini azaltmaya çalışmaları, onlar açısından son derece akıllıcadır. Ancak teknoloji yakın bir gelecekte bu engelleri de aşabilecektir. "
Evla
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa