15 Ocak 2013 Salı

Tekno-insanın Olası Geleceği

Geleceğimizi nasıl isterdiniz? Fazla pişmiş? Susuz? Mekanik bir tatla?

Elbette ki, gelecekle ilgili konuların temelinde; teknolojik yeniliklerin, internetin hayatımıza keskin bir giriş yapmış olması var. Bundan 14 sene (insanı depresyona sürükleyecek kadar yüksek bir rakam!) önceydi, çok kıymetli bir akrabamız, bize kullanmadıkları bir IBM bilgisayarı göndereceğini söylediğinde, kardeşimle salonun ortasında çığlıklar atarak, dailer çizerek ve zıplayarak kutlama yaptığımızı dün gibi hatırlıyorum. Biz paramızı biriktirip 2-3 Cd alabilmiştik ki, bilgisayar geldi. 1 ay sonrasında, kardeşimin etkin bilgisayar kullanımı sonuç verdi ve bilgisayarımız, bir daha kendisine gelmeyecek şekilde çöktü. Yine de bilgisayarımız salonun baş köşesinde kalmaya devam etti; o yüce, ancak işlevsiz bir varlık olarak salondaki ağırlığını aylarca korudu.

Bir de şimdiye bakın. Bunun üzerine dünyaya verdiğimiz zararı da ekleyin.

Hatta daha ötesinde geleceğe bakalım:

Belki mahkemeler internet üzerine taşınacak, internet üzerinden yaptıklarımız yargılanacak, savunmamızı internetten yapacağız, hatta cezamızı interneti olmayan bir adaya yollanarak ödeyeceğiz. Gerçi şimdiki ortamda insanı öldüren insanlar nasıl ki cezalarını başka insanların yanında çekiyorlarsa, internet suçluları da sadece kendilerine ait bir ağ ile sınırlandırılarak yaşayabilecekler belki de.

Bir ihtimal, internet, insan haklarını olumlu yönde etkilerse, haksızlığa uğrayan insanların da bu duruma karşı çıkarak, haklarını aramalarında tetikleyici bir sebep olur, insanlar daha iyi koşullarda yaşamak için mücadele verirler. Arap Baharı'nda da buna benzer bir durum olduğunu söyleyebiliriz herhalde. Bu durumda, dünya genelinde refah düzeyinin artması gerekir. Ne var ki bizim meşhur lafımızla "kıt kaynaklar", gelecekte daha da tükenmiş olacaklar.

Kağıda ihtyaç kalmayacak, kıyafetin de öneminin azalacağını varsayabiliriz, elektronik cihazların yapımında kullanılan maddelerin tüketimi artacak, bunlar da madenler ve petrol (plastik malzemelerin hammaddesi olarak) oluyor. Gerçi, o zamana kadar, farklı hammaddelerden daha hafif, daha dayanıklı, daha esnek materyaller üretebilmeyi başaracaklardır. Bu durumda sürekli kaynak değiştirerek, istenilen materyali bir yere kadar üretebileceklerdir. Hem başka gezegenlere de gidilmiş olur, o zaman da başka gezegenlerden kaynak takviye edilir. Hatta bazı insanlar, başka gezegenlere taşınır zamanla, sıradışı bir yaşam tarzına sahip olurlar. Bu sıradışılık, zamanla sıradanlaşır.

Büyük ihtimalle, gıda hammadde temininde büyük bir kaynak sıkıntısı yaşanır. İnsanoğlu tüketim alışkanlıklarını değiştirir, sarma dolma nedir unutur gider. Onun yerine bilimkurgu filmlerindeki gibi özütler, daha doyurucu yapay gıdalar çıkar. Ne var ki, hayvanların ve diğer canlıların varlığı ekosistem için gereklidir. Ona da bir çare bulurlar elbet, azot döngüsü vs, bunların hepsi için teknolojik cihazlar oluşturabilirler. Belki bundan 300-400 yıl sonra, insanlar ağaç göremezler artık, bizim ejderhaları göremediğimiz gibi. O zaman ağaç müzeleri yaparlar belki, teknolojik müzeler, ağacın görüntüsü olur, 10 metrekarelik bir alanda, sanki bir ormanın göbeğindeymişsin hissini verirler sana.

Reenkarnasyon varsa eğer, böyle bir yaşama doğmak büyük bir talihsizlik olurdu.
Bir aile ortamı olur mu acaba diye düşünüyorum.

Doktorluk mesleği ortadan kalkar bence, tamamiyle teknolojik yöntemlerle teşhis konulur ve tedavi belirlenir. Doktorlar sadece yeni hastalıkların tanımlanmasıyla ilgili çalışır, sadece bilgisayar üzerinde. Mühendislik ise sadece yeni fikir oluşturma üzerine kurulabilir, sonrasını yapay zeka halleder. Kısaca, karar alma mekanizması, bilimkurgu filmlerindeki gibi bireylere bağlı olmaz, bilgisayar programlarına bağlanır kesinlikle.

Peki ya ekonomi? Çarklar nasıl döner? Belki de Marks'ın öngördüğü gibi komünist sisteme geçilmiş olur, ki bu oldukça ilginç olurdu. İmalat şekli nasıl değişirdi oradan düşünmeye başlayayım: kusursuz bir ürün çıkartmak isteyen, ekonomik anlamda kuvvetli kurumlar, insan gücü yerine teknolojik ekipmanları tercih edeceklerdir. Ne var ki, işçiliğin o dönemde ucuz mu pahalı mı olacağı önemli bir kısıt olurdu.

Küresel ısınma sebebiyle su seviyesinin yükselmesi sorununu aştıklarını düşünüyoruz elbette. Fazla suyu enerji eldesinde kullanabilirler mesela. Sonra su çok azalırsa da, o enerjiden elde ettikleri maddeleri tekrar suya çevirirler, yapay da olsa su sudur. O zaman hastalıklar da iyice çeşitlenmiş olur, ama insanlar, ekonomik düzeyi iyi olanlar, teknolojik ekipmanlarla anında tedavi olurlar.
Baktılar ki insan vücudu bu düzene uyum sağlayamıyor, vücutlar gereksiz hale geliyor, ki bence bu kesinlikle olacak-, o zaman da insan beynini taşıyacak başka formlar bulurlar pekâla. Bu durum önce yadırganır elbette, "artık bu kadar da olmaz ya" der insanlar:) ama durum ortadadır, bir süre sonra başka konaklar bulunur. Bu sayede ölümsüzlüğü de bulurlar belki ne dersiniz? Yıpranmayan taşıyıcılar üzerinde gezen, kök hücre vs ile sürekli yenilenen beyinler olur insanlar.

O zaman, insan beyni tüm detaylarıyla çözülmüş olur elbette. O zaman duygularımızı tanır hale geliriz, daha rasyonel düşünürüz herhalde. Peki ya dini duygular, vatan millet sevgisi, onlara ne olur acaba? İnsan o kadar da rasyonel olabilir mi? 500 yıl sonra...

Eğer bu değişiklikler ve benim aklımın ermediği başka değişiklikler gerçekleşir de, insan, vücudunu terk ederse, kendini tanrı gibi hissedecektir. Ölümsüzlüğü bulan bir beyin! Hayatı duygulardan arınacaktır, beyninin duygularla ilgili kısmı o zamana kadar çoktan körelmiş olacaktır zaten de, eğer bir parça kaldıysa da, onu da sanal ormanlarda, sanal sevgililerle hayatta tutunur ancak.
Sonuçta bizler dünyayı tüketiyoruz ve başka bir gezegene geçmediğimiz sürece, burası eninde sonunda yaşanmaz bir hal alacaktır. Başka bir gezegene geçsek bile, adaptasyon süreci zor olur ve bu geçiş topluca bir geçiş olmaz. Bugün Afrika'nın yaşadıklarını düşününce, ileride bu vicdansızlığın daha da büyüyeceğini hayal etmek zor olmasa gerek.

İnsan, hep aynı bencil insan...Dahasını düşünmek istemiyorum.

Aslında, daha iyimser bir senaryo da gerçekleşebilir. İnsanlar atıkları değerlendirmeyi de öğrenecekler. Düşünün ki, lağımdan, evsel atıklardan, sanayideki atıklardan, enerji elde edilmesi lazım ki, bu durum belki dünyadaki kaynakları koruyacak bir yaklaşım olabilir ancak o günlere gelene kadar, teknolojinin oldukça ilerlemiş olması lazım. Belki de 200 yıl sonra... E, eğer bu atık değerlendirme konusu çözülürse, kaynak tüketimi atıkların geri dönüşünden sağlanabilirse, o zaman bu gezegende barınabilmemiz için bir şans yakalayabiliriz belki de. O zaman, doğal hammedde kullanan imalat yerleri 1000'de 1 gibi bir orana düşer herhalde. Hatta, doğal kaynak kullanılan ürünlere ulaşım çok zorlaşır ve bu ürünlerin fiyatı korkunç derecede artar.

Ne olur bilemeyiz ama, dünyaya getirdiğimiz çocuklarımızı ve onların devam ettirecekleri soyların önünde gerçekten zor bir dönem olduğu ortada.

Not: Burada yazmış olduğum senaryolar gelecekle ilgili hayallerin ürünüdür. Yazdıklarımın deli saçması olduğunu düşünebilirsiniz; sadece aslını hiç bir zaman öğrenemeyeceğim için, bu konuyla ilgili atıp tutmakta sakınca görmüyorum, sizin de aynı rahatlıkla okumuş olmanızı dilerim.

Evla

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa