9 Haziran 2014 Pazartesi

Yaşamın sonunu beklemek

Öyle hissediyorum ki, bizler ölümü bekliyoruz. Yaşamak dediğimiz, beklemekten ibaret. Sonunda bir gerçek var ve bu gerçeği en temelde en derinde hissediyoruz.Dile getirmek endişe yaratıyor ama o hep orada. Sonunda hep tanıştığınız o gerçek.

Ve ne kadar üzücü böyle bir yaşam. Yaşama sevincinizi boğazınıza tıkan bir hüzün...

Üstelik zamanı şekli belli değil bu sonun, her an her yerde olabilir. Belki de birazdan...

Ve biz çabaladık, yaşarken para kazanmak için, yemek yemek için, bir şeyleri başarmak için, sevilmek için... Kısacası dünyaya tutunmak için düşündük, ona uygun davranmaya çalıştık.  Oysa dünya tutunulacak bir yer bile değilken yaptık bunu.

Şimdi aklıma kötü fikirler geliyor, yazmaktan korktuğum. Bizi nasıl bu dünyaya tutundurdular, o uhu neydi? Öleceğimizi bile bile, yaşamak için neden bu kadar hevesliyiz. Gerçi herkes hevesli değil tabi, Tutunamayanlar da var, ama azlar.

Bir şarkıya tutunmak, onu keyifle dinlemek; bir çocuğun doğuşunu görmek, onu büyütmek; torunları sevmek vs. Hatta belki uyuşturucu kullanıp kafa yapmak bile... Hepsi bitecek. Bazen iyi bir şeyler yapabilirim, dünyaya iyi gelebilirim düşüncesi geliyor aklımıza, kimin gelmiyor ki? Kendisini çaresiz hissedenler, bu düşüncenin ardından, dünyayı kurtarmak bana mı kaldı diyor belki ve kabulleniyor bu sistemi, sistem hırsızlığı barındırıyor bünyesinde, o da çalıyor, kim çalmıyor ki diyor.  Peki ya diğerleri?? Bunca insan kendisinin bir işe yaradığına inanmadan nasıl yaşar?

Müzik yapıyoruz, dinliyoruz, film çekiyoruz, izliyoruz, festivaller, konserler, bütün etkinlikler, bir görüşü savunuyoruz bir yerlere üye oluyoruz, bir şeylerin peşinden koşturuyoruz. Ne için? kimin için? Zengin hep zengin, fakir hep fakir kalacaksa, parası olmayan kaliteli eğitim ve sağlık hizmetinden mahrum kalacaksa (bu eleştirim dünyadaki düzenle ilgilidir, şu an ülkemizde yönetimde olan partiyle değil!) o zaman ne diye uğraşıyoruz?

Yaşayamaz. Ne için uğraşıyoruz öyleyse? Gerçek ne? Ne kadarımızın varlığı gerçekten bir şey ifade ediyor bu dünyada?

Dahasını düşünemiyorum, yaşamak çirkinleşiyor böyle bazen.

Bu şişirdiğimiz egomuzun altında büyük bir acizlik yatıyor; ölüm. Ölümünden sonra dünyada hatırlanan insanların sayısı o kadar az ki, belki de milyonda bir. Biz ne için uğraşıyoruz peki? Unutulacağımız kesinken...

(Linkin park'ın 'Waiting for the end' adlı şarkısını tam yerine rast geldiği için mazara olarak koyuyorum.)

Evla