Kapısız Oda
Dört tarafı duvar olan bir odada yaşardı kız. Ne penceresi ne kapısı vardı, ancak asla kendisini mahkum gibi hissetmeden yaşardı. Kendini güvende hissederdi, zengindi odası, keyfince yaşayabileceğine, ömrünü burada geçirebileceğine inanırdı.
Kapısı penceresi olmayan bir evde, insan neyden korkar ki?
Ama hiç beklemediği bir zamanda kapısı çalmıştı odasının. Olmayan kapısı. Bazen insan kasten görmek istemez açıklarını, bu da onun açığıydı ve o, bu kapıyı görmezden gelmişti. Şimdi çalınca oyuncaklarını yere bıraktı ve kapıya çevirdi yüzünü.
Ardında ne var? Düşünüyordu. Bir yandan da gelen sesleri dinliyordu. Üç farklı dili vardı sesin, kulağına geliyordu. Kapıyı açsa, sesin sahibi hemen ardındaydı, ama o kimdi aslında ? Kendisi bile kendisine yabancıydı bazen, o nasıl yabancı gelmesin? Yine de korkuyordu, hem de delice.
Ne garip bir hayattır duvarların içindeki, ve duvarın dışındaki kim bilir ne kadar karmaşıktır.
Ne kadar büyürsen büyü, çocuk kalmaya çalışmanın bedeli budur işte; şaşkınlık.
Ne kadar büyürsen büyü, çocuk kalmaya çalışmanın bedeli budur işte; şaşkınlık.
Evla.