İzmir, İ.Ö. 6250-5660
yıllarındaki Neolitik döneme ait bulgularıyla (Meriç, 2011),
8000 yıllık tarihe sahip bir şehirdir. Pek çok kültürü tarihi boyunca
bünyesinde barındırmış ve antik dönemden bu yana Güzel İzmir olarak anılmış bir
şehirdir. Bu şehrin tarihini, ağırlıkla Prof.Dr.Ersin Doğer'in kitabından faydalanarak ve kendisinin Sosyal Arkeoloji dersinden dinleyerek öğrendim.
İzmir’in eski tarihine
baktığımızda, Doğer (2011) o dönemleri şöyle
anlatmaktadır;
İ.Ö. 5 bin sonlarında, Smyrna’daki yerleşik hayat, sebebi net
olarak bilinmeyen bir sebeple çökmüş, daha sonra İ.Ö. 4 binin başlarında
tümüyle yeni unsurlarla, tekrar gelişmeye başlamıştır. İ.Ö. 2 binlere
geldiğimizde ise, Tepekule Höyüğü o dönemi kısmen anlatabilmektedir, buradaki
eksik bilgiler, Limantepe ve Panaztepe’den gelmektedir.
|
Tepekule Höyüğü - Bayraklı |
Hitit Krallığının
bölgedeki etkisi farklı kaynaklarla anlaşılmaktaysa da, İ.Ö. 1180 tarihlerine
gelindiğinde, artık Hitit'lerden bahsetmek mümkün değildir, pek çok
toplum zarar görmüştür. Bu dönemle ilgili olarak III.Ramses’in anıt mezarının
duvarında, Deniz Kavimleri’nin tüm Anadolu, Suriye ve Filistin’i yerlebir
ettiğine dair ifade bulunmaktadır. Deniz Kavimleri’nin farklı halkların
birleşiminde oluştuğu bu anıt mezarda ifade edilmişse de, bu kavimlerin nereden
geldiği tam olarak bilinmemektedir. Bu dönemden sonra da Helenlerin İzmir’e
girişinde, E. Akurgal (Tepekule Höyük Kazı Çalışmalarında bulunmuştur) yaşayan
bir iskanla karşılaşmadıklarını ifade eder.
Önce Aiollere daha sonra da
İonlara geçen İzmir’in eski adı Smurna ve Smurne şeklindeydi, bu adın nereden
geldiğiyle ilgili olarak da çeşitli görüşler bulunsa da, Kallinos ve Strabon
adlı araştırmacılar, bu adın şehri kuran bir Amazon Kraliçesi’nden geldiğini
öne sürmüştürler. İ.Ö. 7.yy’da Likyalılar surlara saldırarak şehri almışlarsa
da, hemen ardından Klazımenai’de (Urla İskelesi) bozguna uğramışlardır.
|
Strabon : Tarihçi |
İ.Ö. 546 geldiğimizde ise,
Perslerin istilası başlamıştır ve o dönemde Helenler ile Persler arasındaki Biga
Çayı (Granikos) Savaşı, farklı kaynaklarda anlatılmaktadır. Persler Batı
Anadoluyu ele geçirdikten sonra, kolayca yönetebilmek için araziyi bölmüş ve
dukalıklar oluşturmuşlardır (s.88). Perslere karşı bir Helen Birliği sağlama
niyetiyle, Büyük İskender’in babası II.Phlipos, İ.Ö. 338 harekete geçer , ancak
İ.Ö.336’da öldürülünce, yerine oğlu geçer. Büyük İskender (III. Aleksandros),
Perslerle savaşmak üzere Çanakkale boğazını geçtiğinde, Makedonya ordusu
Perslerle ilk savaşını gerçekleştirir, ilk toprağı Perslerden alır ve Ephesos’a
doğru ilerler.
|
Pers Krallığı'nın Sınırları |
Büyük İskender kesin olmamakla birlikte, efsanelere göre bu
yolda Smyrna’dan geçmiş hatta Pagos Dağında dinlenmiştir. Bu hikayeyi yazımızın
devamındaki Kadifekale bölümünde okuyabilirsiniz. Strabon’a göre, şehrin
Kadifekale’ye taşınması Büyük İskender’in ölümünden sonra, sırasıyla Antigonos
ve Lysimakhos tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ihtiyaç, Tepekule’deki yerin
artık yetersiz kalmasından, daha güçlü bir kale ve daha büyük bir liman
ihtiyacından kaynaklandığı düşünülmektedir. Lysimakhos ise, İ.Ö. 281 yılında
Suriye Kralı Selevkos ile yaprığı savaşta öldürülünce, ülkenin kontrolü önce
Selevkos’a , 1 yıl sonra da onun oğlu Antiokhos I’e geçer. Bu dönemden sonra
şehir yönetiminin farklı krallıklara geçtiğini, Pergamon ve Roma dönemlerinden
etkilendiğini, bir dönem özerkliğini dahi kazandığını görmekteyiz.
|
Büyük İskender (Alexander The Great) |
Roma Döneminde, İ.Ö. 49 yılında,
Caesar bir suikastla ölünce, İ.Ö. 27 yılına kadar iktidar kavgaları başlamıştı
ve bu dönemde Smyrna Dolabella tarafından tahrip edilmiştir. Yine de şehir
güzelliğini yitirmemiştir; Strabon, İ.Ö. 6 yılı civarında, şehirden şu sözlerle
bahseder; “ve şimdi o, bütün kentlerin en güzel olanıdır”.
İ.Ö. 27 ve İ.S.68 dönemleri
arasında, Roma İmparatorluğu farklı krallar görmüştür ve Smyrna bu tarihsel süreç
içinde adından bahsettirmiştir. 69 yılına gelindiğinde ise, İspanya’da başlayan
bir ayaklanmanın Roma Kralı Nero’nun intiharıyla sonuçlanması üzerine yine bir
dizi değişikliğin ardından gelen Kral Domitianus da 96 yılında, bir saray
darbesiyle öldürülür (s. 118). Ardından,
Nerva (96-98) ile başlayan, yaklaşık 100 yıllık adaletli ve refah bir yönetim
dönemi geçmiştir. Zaman zaman depremlerle boğuşan şehre, 165 yılında veba
hastalığı taşınır, 178 yılında ise kenti yerlebir eden büyük bir deprem
yaşanır, diğer Helen şehirlerinin yardımı ve dönemin Kralı Aelius Aristeides’in
desteğiyle şehir tekrar ayağa kalkar.
İ.Ö. 379-395 yılları arasında
Theodosios’un imparatorluğu doğu ve batı olarak ikiye ayırmasından sonra,
batının yüz yıl içinde dağılmasına rağmen, doğu bölümü sonraki 300 yılda
canlanmış, kültürel ve sosyal olarak gelişmiştir.
Sonraki yıllarda da sık sık
depremlerle karşılaşmış olan şehir, farklı kültürlere de ev sahipliği yapmış,
çatışmalar, savaşlar içinde yıllar geçirmiştir. Uzun yıllar Bizans varlığı
etkisini yitirmemiştir. 1261’e gelindiğinde ise, Cenevizliler, Nymphaion’da
yapılan bir antlaşmayla; hem Bizans toprakları üzerinde vergi ödemeden ticaret
yapabilecek hakkı hem de Smyrna’daki limanın ve liman kalesinin (Neon Kastron)
kullanım hakkını aldılar. 1317 yılına geldiğimizde ise, halk, Bizans
yönetiminden kaçarak Türkmenlerin tarafına geçmektedir ve bu yıllarda artık
Smyrna ve Ephesos, Türkmenler tarafından alınmıştır.
BAZI TARİHİ MEKANLAR
Belkahve Geçidi: İzmir’in kuzey
ve kuzeydoğuda Yamanlar ve Manisa Dağları, güneydoğuda Nif ve Tahtalı dağları,
Güney ve güneybatıda Kızıldağ ile çevrelendiği neotektonik dönemde, dağların
ortasındaki çanak oluşumuyla birlikte bu alana deniz suyu dolmuştur ve İzmir
körfezine açılan tek geçit Belkahve Geçidi olarak uzun süre önemini korumuştur (Doğer, 2011).
Tantalis: Adına pek çok mitolojik öykü bulunan, efsanevi
Tantanos’un Sipylos Dağında kurmuş olduğu Tantalis kenti, bir depremle sular
altına gömülmüştür, bu bilgi de ilk defa Aristoteles Meteorologika adlı
eserinde geçmektedir (Doğer, 2011). Ayrıca Pınar’ın (Pınar, 2002) değindiği gezginler
de, Eski İzmir’İn olduğu yerde, Tantalos’un mezarı olduğunu tahmin ettikleri,
kubbe şeklinde bir yapıdan bahsetmektedirler. Eski İzmir’i Tantalos’un
kurduğuna dair de bazı düşünceler bulunmaktadır.
Tepekule Ören Yeri: Meles Irmağının getirdiği alüvyonlar sebebiyle
dolan tepecik, antik dönemde üç tarasın denizle çevrili bir yarımadadır ve İ.Ö.
3000 yıllarına ait izler taşır (Ürük, 2009).
Eski İzmir olarak bilinen bu alanda, Melez çayı olarak bilinen (Hangisinin
Melez olarak anıldığı üzerine kesin bilgi bulunmamaktadır) 2 çay akmaktadır.
Pınar (2002) tarafından aktarılan
Ernst’ün yazısında, 1871 yılında bu kalıntıların ulaşılabilir olduğu
anlaşılmaktadır. Sandalla çayın kaynağına doğru giden Ernst, daha sonra
yürüyerek diğer çaya ulaşırlar ve Kervan Köprüsüne kadar gelirler.
Kervan Köprüsü: İzmir’i
ziyaret eden gezginlerin uğradığı yerlerden birisi olarak bilinen Kervan
Köprüsü, aynı zamanda İzmir’deki en önemli ticaret yolu olarak geçmektedir ve
köprünün üzerinde sırtlarında yüklerle develerin geçtiği bilinmektedir (Pınar, 2002; Serçe, 2013)
Kadifekale: İ.Ö. 6.
Yy’daki Pers Egemenliği, İ.Ö. 334’te Büyük İskender ile birlikte sona ermiştir
ve Kadifekale’de bir efsaneye göre Büyük İskenderin rüyasından sonra
kurulmuştur;
“Büyük İskender birgün Pagos Dağı yamaçlarında avlanırken, yorgun düşer
ve söylenceye göre Tanrıça Nemesis’e adanmış bir tapınağın önündeki ulu bir
çınar ağacının gölgesinde uykuya dalar. Düşünde gördüğü iki su perisi
İskender’e şehri uykuya daldığı yere taşımasını öğütler.” (Ürük, 2009)
Böylece, kale İskender’in
generallerinden Lysimachos tarafından yaptırılır ve 15 yy.da Ok Kalesinin
yapımına kadar kullanılır; Ok Kalesi’nden sonra ise yerleşim kıyıya doğru inmiş
ve Kadifekale cazibesini kaybetmiştir
(Ürük, 2009).
|
Kadifekale |
Ayrıca Kadifekale’nin yakınında
antik tiyatro da bulunmaktadır ki, Pınar’ın (2002)kitabında, Ernst
Curtius tarafından kaleme alınan 1871 tarihli yazıda, dönemin Paşasını ziyaret
eden Ernst, Kadifekale’ye çıkarak stadyumu izlemiş, buradan da anlaşıldığı
gibi, bu yapılar o zamanlarda daha sağlamdır.
Kemeraltı Sebili: Sinanzade Sebili olarak da anılan bu yapı,
Anafartalar caddesinde bulunmaktadır ve 1771 yılında (kimi araştırmacılar 1768
demektedir), Sinanzade Hacı Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır
(Ürük, 2009).
|
Kemeraltı Sebili |
Hükümet Konağı: 19.yy’da, önceleri ahşap mimarisiyle Katipzade
Konağı olarak bilinen yapının, yönetim merkezi haline gelmiş, daha sonra da
daha sağlam bir yapıya ihtiyaç duyulduğu için günümüzdeki haline gelmiştir; bu
tasarım 1868 yılında Fransız Mühendis Rufo tarafından planlanır ve yapı 1872
yılında tamamlanır (Ürük, 2009).
Kaynakça
Doğer, E.
(2011). İzmir'in Smyrna'sı: Paleolitik Çağdan Türk Fethine Kadar.
İstanbul: İletişim Yayınları.
Meriç, R. (2011). İzmir ve Çevresinde Antik
Yunan-Roma Kültürü. İzmir'in Gizli Kültür Cevherleri (s. 29-32).
içinde İzmir: Konak Belediyesi.
Pınar, İ. (2002). Efsanelerdeki İzmir. İzmir:
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını.
Serçe, E. (2013). Kendi Gitti Adı Bile Kalmadı
Yadigar: Kervan Köprüsü. 06 01, 2015 tarihinde İzmir'de Sanat:
http://www.izmirdesanat.org/kervan-koprusu/ adresinden alındı
Ürük, Y. (2009). Adım Adım İzmir ve Çevresi
(1 b.). İzmir: Yakın Kitabevi.
------------------------------------------------
Derleyen: Evla
Etiketler: büyük iskender, eski izmir, izmir, izmirin tarihi, kadifekale, tepekule höyüğü